Ehl-i irfandan biri Bağdat’ın eski sokaklarında talebeleri ile birlikte yürürken yolun kenarında sızmış, üstü başı perişan bir sarhoş durdurur onu ve:

Allah Kâdir midir değil midir?” diye sorar. Ârif tebessüm ederek:

▬ Evet, Kâdirdir!” der. Sarhoş ikinci kez:

Allah Kâdir midir değil midir?” diye tekrar sorar. Ârif yine tebessüm ederek:

Evet, Kâdirdir!” der. Adam üçüncü kez sorar:

Allah Kâdir midir değil midir?” Ârif bu sefer ağlar, secdeye kapanır ve üç sefer:

Kâdirdir, Kâdirdir, Kâdirdir!” der. Sonra talebelerine o sarhoşu götürüp üzerini değiştirmelerini ve ikramda bulunmalarını söyler. Bu değişik diyaloğa şahit olan talebeler şaşkındır. Yaşananlardan hiç bir şey anlamamışlardır. Hocalarına sarhoşun ne sorduğunu ve onun verdiği cevapların mânâsının ne olduğunu sorarlar. Ârif’te şöyle açıklar:

▬ “Birincide bana, “Allah beni affetmeye Kâdir midir değil midir?” dedi, bende kâdirdir dedim. İkincide bana “Allah beni senin yerine koymaya kâdir midir?” dedi, bende evet kâdirdir dedim. Üçüncü de bana, “seni benim yerime koymaya Kâdir midir?” dedi, bende korkumdan ağladım ve Kâdirdir! Kâdirdir! Kâdirdir! dedim. Ve secdeye kapanıp Allah’a hidâyet nimetini benden almasın ve âfiyetini üzerime dâim kılsın diye duâ ettim,” der.

Bu nedenle, Allah bizlere îman, ilim, sağlık, âile, çocuk vs. nasip etti ise şunu asla unutmayalım! İçinde bulduğumuz durum bizi gurur ve kibire, isyâna, inkâra ve nankörlüğe sevk etmesin. İnsanları hor görmeye ve hâlinden şikâyet etmeye sebep olmasın. İlmim var diye gururlanmamalı, gücüm var diyerek kendimizi herkesten üstün görmemeliyiz. Bulunduğumuz makam ve mevki bizi insanları hakir görmeye sebep olmasın.

Yüzde ısrar etme, doksan da olur,

İnsan dediğinde noksan da olur.

Sakın büyüklenme, elde neler var?

Bir ben varım deme, olmasan da olur.

Hatasız dost arayan dosttan da olur.

Müthiş beyitleriyle Mevlânâ, kendini dokunulmaz zanneden, alternatifsiz, olmazsam olmaz vs. görenlerin durumu ne olursa olsun garanti altında olmadığını hârika bir şekilde dile getiriyor…

Bu gün bizde bir şeyler varsa bilelim ki bu Allah’ın rahmetiyle, ihsânıyla olmuştur, biz çalışarak elde ettiğimiz için değil! Yüce Mevlâ Kerim kitabında; “Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir.” (Nisâ, 4/79) buyurmaktadır. Kimse mahâreti kendisinde aramasın. Bugün bizleri bu duruma getiren Allah, yarın bizim beğenmediğimiz kişinin durumuna getirmeye ve onu da bizim durumumuza getirmeye kâdirdir. Bunu böyle bilmeli ve buna göre yaşamalıyız.

Mevlâ bizleri kendini, haddini, hududunu bilen ve doğru yolundan gidenlerden eylesin.

Selâm ve duâ ile…