Giyim kuşam başta olmak üzere görünüm, insanın vakar ve saygınlığı açısından çok önemli bir rol oynamaktadır. Zîrâ giyim kuşam ve dış görünümün insanın şahsiyet ve saygınlığını ifâde etmede güçlü bir dili vardır. Halk arasında meşhur olan, “İnsan elbisesiyle karşılanır, fikirleriyle uğurlanır.” sözü bu bakımdan anlamlıdır. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de de elbisenin temiz ve güzel olmasının istenmesi yanında insanın mahrem yerlerinin muhafazasında elbisenin rolüne dikkat çekilmesi insanın saygınlığının korunmasında giyim kuşamın önemli bir yeri olduğuna işâret etmektedir. Aynı şekilde Hz. Peygamber’in hanımlarına hitâben, onların herhangi bir kadın gibi olmadıkları vurgulanarak açılıp saçılmamalarının emredilmesi giyim kuşam ve görünümün insanın iffet, vakar ve saygınlığında çok önemli bir gösterge aracı olduğuna işâret etmektedir. 
Giyim kuşam ve güzel görünümün vakar konusunda önemli bir gösterge olduğu Hz. Peygamber’in hayatında ve hadislerinde daha net olarak görülmektedir. Allah Resûlü (s.a.s.) giyim kuşamının temizliğine olduğu kadar vakar ve onuruna yakışır olmasına da dikkat etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) ölçülü, düzenli, uyumlu, temiz ve güzel giyimiyle çevresindeki insanlar üzerinde büyük bir etki bırakmıştır. Mesela, İbn Abbâs “Ben elbiselerin en güzelini Resûlullah’ın üstünde gördüm.”(104) diyerek bu konudaki duygu ve gözlemlerini dile getirmiştir. 
Allah Resûlü (s.a.s.) güzel görünüm konusunda mü’minlerin de aynı hassasiyet ve duyarlılıkta olmasını istemiştir. Konuyla ilgili olarak Abdullah b. Mes’ûd bir hatırasını şöyle anlatmıştır: Bir gün Hz. Peygamber (s.a.s.), “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez.” buyurdu. Bunu duyan bir adam “Ama insan elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasından hoşlanır.” deyince Allah Rasûlü (s.a.s.), “Allah güzeldir, güzelliği sever. Kibir ise hakkı inkâr etmek ve insanları küçük görmektir.” buyurdu. (105)
Bu rivayetin Taberânî’deki ifâdeleri ise şöyledir: Abdullah b. Ömer, bir sohbet esnasında, “Ben Allah Resûlü’nün ‘Elbisesini kibirlenerek yerde sürüyenlere (Allah rahmet nazarıyla) bakmaz.’ buyurduğunu işittim.” der. Bunu duyan Ebû Reyhâne şöyle der: “Vallahi bu naklettiğin hadis beni rahatsız etti. Vallahi ben güzelliği severim. O kadar ki ayakkabımın ipinden, kırbacımın bağına kadar her şeyimin güzel olmasını isterim. Şimdi bunlar da mı kibir? Oysa Allah Resûlü (s.a.s.), ‘Şüphesiz ki Allah güzeldir, güzelliği sever. Ve Allah, nimetinin kulunun üzerinde görülmesini sever. Kibir ise hakkı inkâr etmek ve insanları küçük görmektir.’ buyurdu.” (106)
Bu hadislere göre israf ve kibirden uzak olmak şartıyla başta giyim kuşam olmak üzere her konuda imkânların en iyi şekilde kullanılması ve güzel bir görünüme sahip olunması meşru görülmüştür. Nitekim “İsraf ve kibirden sakınarak yiyin, için, giyinin ve sadaka verin.” (107) hadisinde de aynı husus vurgulanmıştır. Aynı şekilde Allah Resûlü (s.a.s.) bir defâsında eskimiş elbiseler içinde pejmürde ve dağınık bir vaziyette yanına gelen ve Mâlik b. Nadle olduğu ifâde edilen sahabînin varlıklı biri olduğunu öğrenince, “Allah sana bir mal verdiği zaman, O’nun nimetinin ve ikrâmının belirtileri üzerinde görülsün.” Buyurarak (109) Allah tarafından verilen nimetin gereğine göre davranılmasını istemiştir. Bu husus aynı zamanda “Allah, nimetinin kulunun üzerinde görülmesini sever.” (110) hadisinde ifâde edildiği üzere Allah’ın verdiği nimete şükür anlamı taşımakta ve dolayısıyla Allah’ı hoşnut etmektedir. Buna göre imkânı olanların pejmürde bir şekilde giyinmesi ve onu görenlerde kendisine zekât ve sadaka verme hissi uyandıracak bir intiba bırakması doğru değildir.
Allah Resûlü (s.a.s.) yolculuk, çalışma ve savaş durumlarında bile kılık kıyâfetin ve görünümün güzel olmasına önem vermiştir. Allah Resûlü (s.a.s.) yolculuğa çıkan ashâbını bu konuda şöyle uyarmıştır: “Sizler, kardeşlerinizin yanına gidiyorsunuz. Binitlerinizin bakımını iyi yapın, kıyâfetlerinizi düzeltin! Öyle ki yüzdeki bir ben nasıl dikkat çekici ise, siz de onun gibi insanlar içinde gözde olun! Çünkü Allah çirkin görünümü ve çirkin söz ve davranışı sevmez.” (112) Aynı şekilde Allah Resûlü (s.a.s.), Benî Enmâr Gazvesi’ne çıktığında hayvanları gütmekle görevlendirilen bir sahâbîyi yıpranmış elbiseler içinde görünce başka elbisesi varsa onu giymesini istemiş, sahâbî yeni elbisesini giyince savaşa giderken bile kılık kıyâfetine dikkat edilmesi gerektiğini ifâde etmiştir. (113) Bu hadislere göre Allah Resûlü (s.a.s.), her şart ve durumda Müslümanların bakımlı, göze hoş gelen, temiz ve gıpta edilen nezih insanlar olmasını arzu etmiştir.
Allah Rasûlü (s.a.s) giyim kuşamla ilgili olarak elbisenin temiz olması yanında renk tercihine ve uyumuna dikkat edilmesini istemiş, (116) tek ayakkabı ile gezilmesini hoş görmeyerek ayakkabıların şekil ve düzenine dikkat edilmesini tavsiye etmiştir. 
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) giyim kuşam yanında beden bakımı ve temizliği üzerinde de titizlikle durmuştur. O, bu bağlamda saç bakımı ve temizliğine önem vermiş(118) saçı başı dağınık gezenleri uyarmıştır. Yine ağız, burun ve diş temizliği ile mahrem yerlerdeki kılların temizliğini, tırnak, sakal ve bıyık bakımını fıtrî bir gereksinim olarak ifâde etmiştir. (121) Ayrıca yemekten önce ve sonra ellerin yıkanmasını istemiş, kötü kokuyla insanların rahatsız edilmemesini emretmiş ve haftada en az bir defâ banyo yapmayı Allah’ın kulları üzerindeki hakkı sayarak(124) beden bakımı ve temizliğine gerekli önemin verilmesini istemiştir. Aynı şekilde çevre temizliği üzerinde hassasiyetle durmuştur.
Bütün bu ifâde edilen hadisler, insanın başta kendi vakar ve saygınlığını olmak üzere aynı zamanda âilesi ve yaşadığı çevreye saygısını gösteren emir ve tavsiyelerdir. Bu hadislere göre mü’min giyim kuşam, görünüm ve yaşam tarzındaki vakar ve zarifliğiyle insanların kendisine imrendiği hoş bir görüntü arz etmelidir. Mü’min giyim kuşam, görünüm ve yaşam tarzında tertipli, düzenli, uyumlu, temiz ve güzel olmalı; bu hususta vakar ve saygınlığına gölge düşürmemelidir. Müslüman, bir birey olarak dışarıdan nasıl göründüğüne ve algılandığına dikkat etmeli, mânevî güzellikler yanında dış görünümündeki güzellik ile de çevresine hoş bir intiba bırakmaya gayret göstermelidir.
İslâm, insanın giyim kuşam ve görünüm güzelliğine önem vermesini istemekle birlikte bu hususun suistimal ve istismar edilmesini onaylamamıştır. Buna göre gösteriş ve israf içinde olmak, ayrıca yapay güzellik kaygısı ile açılıp saçılarak, süslenmede abartı ve aşırılığa kaçarak başkaları üzerinde seviyesiz bir ilgi uyandırmaya çalışmak İslâm’da yasaklanmıştır. Bu yasaklanan hususlar kadın olsun erkek olsun insanın vakar ve saygınlığına yakışmamaktadır. Dolayısıyla giyim kuşam ve görünüm güzelliğinde İslâm’ın bu konuda ortaya koyduğu sınırlara riâyet edilmesi son derece önem arz etmektedir. (Kaynak: https://dosya.diyanet.gov.tr/flip/index.php?YIL=2020&TR=2&DERGI=ilmi_temmuz_agustos_eylul_2020.pdf)
Selâm ve duâ ile…