On dizi hâlinde anlatmaya çalıştığımız HADİSLERLE VAKAR KAVRAMI üzerine sonuç olarak şunları ifâde edebiliriz. Ahlâki değerler, insani ilişkilerin sağlıklı işleyişini dizayn eden bir mekanizmadır. İnsanlar, ahlaki değerlerin kalitesi nispetinde sulh içerisinde, güvenli, huzurlu ve mutlu olurlar. Ahlâki değerler yitirildikçe toplumsal husûmet, güvensizlik, huzursuzluk ve mutsuzluklar baş gösterir. Bu nedenle ahlâki değerler, evrensel değerlerdir. Evrensel değerlerin kaynağı ilâhi kaynaklıdır. İlâhi kaynaktan beslenmeyen değerler evrensellik kazanmaz. Ahlaki değerler, toplumlarda kötü huy ya da iyi huy gibi sıfatlarla değerlendirilir.

İslâm dini her konuda olduğu gibi Müslüman’ın şahsiyetini oluşturan ve geliştiren hususlarda da birçok temel ilke ortaya koymuştur. Bu ilkelerin en önemlilerinden biri de ahlâkî bir değer olan vakardır. Vakar, Müslüman’a selim fıtratına uygun kimlik, kişilik ve karakter kazandıran bir haslettir. “Her işte güzel tutum ve davranış sergilemek, tedbirli ve dengeli hareket etmek.” demek olan vakar diğer bir ifâdeyle, Müslüman’a yaratılış formatına uygun hareket etme kabiliyeti sunan bir iç dinamiktir.

Vakar; duygu, düşünce, tavır ve davranışların Kur’ân ve Sünnet yörüngesinde fıtrat temelli îtidal çizgisini oluşturmaktadır. Müslüman’ın hayatında ifrat ve tefritten uzaklaşarak her konuda güzel, dengeli ve temkinli davranabilmesi vakar ile mümkün olmaktadır. Mesela tevâzu ve kibir, cömertlik ve cimrilik, cesâret ve korku, sevinç ve üzüntü gibi duyguları dengeleyerek insanın yaratılışına uygun bir düzeye gelmesini vakar duygusu sağlamaktadır. Aynı şekilde Müslüman’ın oturmasına, kalkmasına, konuşmasına, yürümesine, giyim kuşamına, yeme içmesine vb. davranışlarına nezâhet, nezâket ve zarâfet sunan duygu vakardır. Diğer taraftan güçlü, örnek ve medenî bir Müslüman imajının oluşmasında da vakarın rolü büyüktür.

Hadislere göre Müslüman’ın şahsiyet teşekkülünde ve saygınlığını belirlemede gerekli olan erdemlerden biri vakardır. Çünkü vakar; dinî hayatta ve insanî ilişkilerde uyulacak şekil ve ölçüleri ihtiva etmektedir. Diğer bir ifâdeyle vakar; dinî ve sosyal hayat açısından asâlet göstergesi ahlâkî değerleri ve insana saygınlık, itibar, olgunluk, ciddiyet ve ağırbaşlılık kazandıran kalp, dil ve bedenle ilgili bütün davranış modellerini içermektedir. Buna mukâbil yine hadislere göre vakara riâyet etmemek, dinî ve sosyal hayatta bir takım ölçüsüzlük, dengesizlik, basitlik, acelecilik gibi hoş olmayan davranışların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu ise Müslüman’ın hem inancıyla hem de şahsiyetiyle bağdaşmayan ve toplum içindeki saygınlığının kaybedilmesine yol açan sonuçlar doğurabilir. Buna göre hadisler ekseninde dinî hayatı ve şahsiyeti açısından Müslüman için olumsuz imaj oluşturabilecek davranışlar vakara uygun olmayan hususları içermektedir. Bütün bu ifâde edilenlerden hareketle İslâm ahlâkında vakarın; Müslüman’ın hem kendine hem de başkalarına saygısının bir gereği olarak tezahür eden ilkeleri ihtivâ ettiği söylenebilir.

Vakar kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de sözlük anlamı çerçevesinde kullanılmış ve vakarla ilgili davranış modelleri “hevn” ve “sekînet” kelimeleriyle ifaâde edilmiştir. Bu davranış şekilleri de îmanla ilişkilendirilerek anlatılmıştır. Hadislerde ise vakar; sözlük, terim ve vakarı sağlayan davranış modellerini ifâde etmek üzere daha geniş bir anlam yelpâzesi içerisinde kullanılmıştır. Bâzı hadislerde de vakarla ilgili hususlar “sekînet” kelimesi ile ifâde edilmiştir. Bu konudaki hadisler ise genel olarak hadis kitaplarının “edep” bölümünde zikredilmiştir. Bununla birlikte başta ibâdetler olmak üzere diğer bölümlerde de kısmen bu konudaki hadislere yer verilmiştir.

Vakarı sağlayan hususlar bu çalışmada zikredilen hususlarla sınırlı değildir. Çünkü bu çalışmada vakar, konuya doğrudan temas eden bazı hadisler çerçevesinde ana başlıklar altında değerlendirilmiştir. Oysa bu konudaki hadisler incelendiğinde vakarla ilgili birçok davranış modellerine işaret edildiğini tespit etmek mümkündür. Dolayısıyla hadisler çerçevesinde meseleye bakıldığında bir Müslüman’ın onurlu ve saygın şahsiyetini ilgilendiren bütün hususların vakar kapsamında değerlendirildiğini söylemek mümkündür.

Yaygın bir bencillik ve kişisel çıkarlar diğer amaçların önüne geçti!

Maddiyat ve maddi başarı aşırı önem kazandı!

Maddiyatın artan önemine paralel olarak bu amaca ulaşmada her yol mubah sayıldı!

Yolsuzluk ve rüşvet ayıplanır olmaktan çıktı, âdeta ‘beceriklilik ve iş bilirlik’ olarak görülmeye başlandı!

Bu tür davranışların cezalandırılacağı inancı yok!

Toplumun temel kurumlarına duyulan güven azaldı!

Bireyler artık birbirlerine güvenmiyor, yaygın bir güvensizlik var!

Türkiye'nin içinde bunaldığı ahlaki çöküntünün arazları olan bu sözleri günde en az kaç kere düşünüyor ya da dile getiriyorsunuz? “Değer yargılarımızı kaybediyoruz” endişesiyle oldukça sık olmalı.

Türk toplumunun bir türlü başa çıkamadığı “hızlı ama kötüye giden” değişimi ifâde eden bu cümleler aslında dünyanın hemen her ülkesinde kendine yer buluyor. Ancak genel ahlak kurallarının, ekonomik, siyasi ya da başka nedenlerle erozyona uğraması, tüm ülke toplumlarını vurmakla beraber, farklı tepkilerin doğmasına neden oluyor. Bir ülkede yaşanan ahlâki buhranla, terör ve şiddet yükselirken; bir diğerinde dini inançlar önem kazanabiliyor ya da insanlar kabuklarına çekilip iletişimsizliği tercih edebiliyor. Problemler âniden meydana çıkmıyor. Her problemin bir kuluçka zamanı var. (https://dosya.diyanet.gov.tr/flip/index.php?YIL=2020&TR=2&DERGI=ilmi_temmuz_agustos_eylul_2020.pdf)

 Selâm ve duâ ile…