Ayaz, bir gün Sultan Mahmud-i Gaznevi’nin resmi hizmetinde bulunurken, âniden ayakkabısının burnunu sallar. Sultan, Ayaz’ın bu hâline şaşar. O zamana kadar kendisinden hiçbir zaman edepsizlik görülmemiştir. Sultan firâsetiyle, Ayaz’ın bir özrü olduğunu anlar. Yanındakilerden birisine Ayaz’ı takip edip durumu incelemesini emreder. Sultanın adamı, Ayaz’ı takip etmeye başlar. Ayaz bir ara köşeye çekilip, ayakkabısını çıkarır. Ayakkabının içinden bir akrep düşer. Ayaz, ayakkabısıyla akrebi ezerek:

▬ Bugün, bana Sultanın huzurunda edebimi bozdurdun.  Bugüne kadar Sultanın huzurunda hiçbir edepsizliğim görülmemiştir” der kendi kendine. Görevli, durumu Sultan’a arz eder. Ayaz geri dönünce, Sultan:

▬ Ayaz! Bugün huzurumda niçin edepsizlik yaptın? Ayağını hareket ettirdin durdun?” der. Ayaz boynunu büker, özür diler bir edâ ile:

▬ Kabahat işlemek hizmetçilerin, kölelerin işindendir. Affetmek ise, Sultanların şânındandır.” der kısık bir sesle. Sultan:

▬ Akrep hikâyeniz de bize ulaştı,” deyince Sultan, Ayaz:

▬ Mademki, haberiniz oldu anlatayım Sultanım. Sizinle saltanat nimetlerine kavuşmuş birisiyim. Huzurunuzda iken akrep yedi defâ ayağımı soktu dayandım, of demedim. Ayağımı oynatmadım. Sekizincisinde takâtim kalmadı. Dayanamayarak ayağımın ucunu yerden kaldırdım.” der.

            Ne dersiniz biz de Allah’ın huzurunda Ayaz kadar hassas davranabiliyor muyuz? Göstermemiz gereken âzami gayreti gösterebiliyor muyuz? O’ nun (cc.) huzurunda iken değil akrep sokması, sinek konsa, yel esiverse hemen müdâhale ediyoruz... Affet Ya Rabb!

Âriflerden Ali Dekkak’a:

▬ Namazdayken sinek kovalayan kimse için ne dersiniz?” diye sorarlar. O da:

▬ Allah ü Teâlâ’nın huzurundaki edep; hizmetçisi Ayaz’ın, Sultan Mahmûd-i Gaznevî’nin yanındaki edepten az olmamalıdır.” der ve yukarıda ki ibretlik hâdiseyi anlatır.

            Allah (cc) hepimize, edeplerine riâyet ederek bir hayat yaşamayı ve ibâdetlerini bu çerçevede yapmayı nasip eylesin... Hz. Muhammed’i (s.a.v.) fahr-i kâinat yapan, Kur’ân ahlâkıydı. Kur’ân’dan aldığı edepti. Peygamberimiz (s.a.v.): “Beni Rabb’im edeplendirdi de ne güzel edeplendirdi!”

            Mütevâzı olmalı fakat şahsiyetsiz olmamalıyız.

            İnsanları mevkilerine, durumlarına göre idâre etmekle yağcılığı ve dalkavukluğu birbirine karıştırmamalıyız. İnsanlarla hoş geçinmek ve onların farklı yapı ve yaradılışlarına göre onlara muâmele etmek yağcılık ve tabasbus değil akıllılık ve hilm sahibi olmaktır. Bu meziyete sahip olamayanların kaderi yalnız yaşamak ve yalnız ölmektir. Ne ki herkesten bunu beklemek de abes olur.

            Dalkavukluk, yağcılığın meslek hâline gelmiş olanıdır. Müslümanların öncü şahsiyetlerini bekleyen en büyük tehlike etraflarının dalkavuklarla çevrilme tehlikesidir. Ne siz başkasının dalkavuğu olunuz ne de başkalarının size dalkavukluk yapmasına izin veriniz. Eğer biri sizi yüzünüze karşı methedecekse sizin ona iyilik yapıp yapmadığınıza bakınız. Eğer iyiliğinizin dokunduğu kimseden gelirse ikram ve övgüyü kabul ediniz, eğer iyiliğinizin dokunmadığı bir kimseden gelmişse Sevgili Nebi’nin tavsiyesiyle “onun yüzüne toprak saçınız” ve o methiyeyi kabul etmeyiniz. Bu Allah Rasulü’nün koyduğu nebevi ölçüdür.

Şunu asla unutmayınız!

“Kahkaha” ile “tebessüm,”

“Zırıl zırıl ağlamak” ile “gözlerinden dökmek,”

“Sevinçten çıldırmak” ile “memnun olmak,”

“Bayılmak” ile “hoşuna gitmek,”

“Vurulmak” ile “sevmek,”

“Eşek şakası” yapmakla, “latife yapmak,”

“Tıkınmakla” ile “yemek,”

“Caka satmakla” ile “yürümek,”

“Lavgarlık yapmak” ile “konuşmak,”

“Somurtmak” ile “susmak,”

“Takılmak” ile “olmak” arasındaki fark, edeple edepsizlik arasındaki fark kadar büyüktür.

Mevlâna: “Eğer âdem oğlunun edebi yoksa âdem değildir. İnsan ile hayvan arasındaki fark edeptir. Göz gezdir Allah’ın kelâmına “Kur’ân’a” âyet âyet tamamına bak, Kur’ân’ın anlamı edeptir.” “Eğer şeytanı ayaklarınızın altında görmek istiyorsanız gözünüzü açın ve biliniz ki şeytanın katili edeptir.”

İmam Gazali: “Ahlâkın en mükemmeli, edebin en üstünü, dinde edeptir. Dinde yücelmek, Allah’ın emirlerine itaat edip, peygamberimizin edeplerini bilmek ve uymak ile mümkündür.”

«Güzeli güzel yapan edeptir...Edep ise güzeli sevmeye sebeptir...»

Her şey çoğaldıkça ucuzlar. Fakat edep çoğaldıkça değeri artar.

  • Edep güzelliği, kişiyi nesebe muhtaç etmez.
  • Edep, insanı utanılacak şeylerden koruyan melektir.
  • Edebin dostları: Hayâ, Samimiyet, Teslimiyet, Muhabbet, Niyet, İtaat, Gayret, Sohbettir.
  • Edep, Eline, diline ve beline sahip olmaktır.
  • Edep, şeytanı öldüren bir silahtır.
  • Edep, en hayırlı sanattır. Hakk’a giden yolun azığıdır.
  • Edep, olgunlaşmanın ilk şartıdır.
  • Edep, hayâlı ve vefalı olmaktır.
  • Edep, pişman olunacak şeyleri yapmamaktır.
  • Hakiki edep, nefsi terk etmektir.
  • Ayıplarınızı edeple örtünüz.
  • Edep olmadıkça asâlet düzelmez.
  • Hakiki güzellik, ilim ve edep güzelliğidir.
  • İnsanın ziyneti, edebin tamamıdır.
  • Evlâdına edep öğretmeyen, düşmanlarını sevindirir.
  • Ruhen yükselmek, ancak edeple mümkündür.
  • Edep, Cenab-ı Hakk’ın ve varlıkların haklarını güzel korumaktır.
  • Kısaca edep, güzel ahlâktır.

“O çok merhametli Allah’ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman (incitmeksizin) “selam” derler (geçerler).”

Son söz; Allah kötüye de iyiye de edep versin, çünkü çok ihtiyaç var günümüzde. Edep, fâni dünyayı tanıyıp boş davaları bırakmaktır.

            Selâm ve duâ ile…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.