Önleyici adalet 

Hukuk nedir sorusunun klasik cevabı, toplum yaşamını düzenlemek ve uygulamasının ise devlet otoritesi tarafından çeşitli yaptırımlara bağlanmış kurallar bütünü olabilir. Hukuk normu insanların birbirleri ile olan ilişkilerini düzenler, haklarını ve ödevlerinin çerçevesini çizer. Bu düzenlemelerdeki temel amaç tabi ki yaşamın içinde düzeni sağlamaktır. 

Güçlü olanın güçsüzü ezmesini ve kişinin bir başkasının hakkını gasp etmesini engellemek, bir arada yaşamayı ve huzuru sağlamak, toplumsal adaletsizliğe engel olmak için hukuk devletinin varlığına ihtiyaç vardır. Günümüzde birçok kural olan bir düzen içinde yaşarken dahi şikâyet edilen birçok konu var iken kuralsızlığın hâkim olduğu bir hayatta neler yaşayacağımızı az çok tahmin edebiliriz. 

Söz konusu düzeni kuracak olan başta devlet kurumları olmakla beraber ister kamu görevlisi ister hâkim, savcı veya avukat olsun tüm hukukçular, adaleti sağlamak ve uygulamak, toplumu hukuka uygun hareket etmek için yönlendirmek için vardırlar. Thomas Hobbes’un “insan insanın kurdudur” sözünü dikkate alarak hukuku icra etmek için adalete inancı kuvvetli hukukçulara her zaman ihtiyaç olacaktır. Aksi durumda Hobbes’in toplumsal sözleşme kuramında anlattığı şekilde kuralsız yaşayan insanlar bir anarşi, vahşet içinde yaşamaya başlarlar. Çıkara dayalı olarak insanların sınırsız, kuralsız bir hürriyet hali ortaya çıkacaktır. Bu sınırsızlık, insanın insana kurtlar gibi saldırmasına neden olacaktır.  İşte o zaman Özdemir Asaf’ın dediği gibi; “İnsanlar, insanların içinde insan hasret yaşarlar”.  

Önleyici ve onarıcı adalet kişilerin davranışları ile verdikleri zararların tümüne, zararın doğmadan önceki ilk süreçleri de dahil her ana odaklanmalıdır. Kişilerin kuralları ihlalinden önce bunu önleyecek tedbirlerin alınması ilk ve en önemli amaç olmalıdır.  Son yıllarda gelişmiş denilen ülkeler de dahil birçok ülke geleneksel tutumlar, örf ve âdet hukuku kapsamında çözümler üretme gayretine girmişlerdir. 

Önleyici adalette en önemli husus suç ve kurallara aykırı hareketler ortaya çıkmadan kişilerin bu tür davranışlarını engellemek, insanları buna göre eğitmek olmalıdır. Bireylerin toplumsal beklentilere uygun davranış göstermelerinde veya insanların birbirleri ile olan ilişkilerinde uygun hal ve hareketler sergilemelerinde en önemli faktör öğrenim ve eğitim hayatı olmaktadır. Eğitim, kişilerin toplumsallaşmasında ve sosyalleşmesinde önemli bir işlevi yerine getirmektedir. 

Sağlıklı birey ve tabi ki toplumlar ancak güvenli bir ortamda gelişebilir. Fakat kişilerin işlediği suçlar öncelikle diğer insanların güvenliğini tehdit etmeye başlar. Bu durum ise insanları doğası gereği savunmaya yönelik tedbirler almaya iter. Yasalara uygun yaşayan insanların güvenliğini sağlamakta tabi ki öncelikle kamu kurumlarına düşmektedir. Hukuk kuralları toplum için vardır. Uygulandığı topluma ve değerlerine yabancı kalan bir hukuk sisteminin başarılı ve uzun ömürlü olmasını beklemek ise mümkün olmayacaktır. 

Suçun ortaya çıkmadan önce önlenmesi en önemli husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Sadece suç işleyen bireyleri çeşitli yaptırımlar ile cezalandırarak, suçu veya suçları engellemenin mümkün olmayacağını, tarihi sürece baktığımızda da görmek mümkün olmaktadır. Geçtiğimiz yüzyıllarda insanlar şu an ki düzen için suç dahi olmayacak konularda çok ağır, insanlık dışı diyebileceğimiz birçok yöntem ile cezalandırılmıştır. Fakat verilen hiçbir ceza suçu önlemeye yetmemiştir. Suçu bireyselleştirir isek at gözlüğü ile bakmış oluruz. Bütünü göremeyiz. Kişiyi suça götüren, onu teşvik eden sebepler nedir? Suç işlemeyi kimsenin istememesi gerekir iken neden suç işlenmektedir? Suçu ve suçluyu; psikolojik sebepler ile birlikte sosyoloji, siyaset bilimi, antropoloji, iktisat, etik kurallar, örf ve adetler, inançlar ve daha birçok sebepler bir arada tarihi süreçler de göz ardı etmeden incelemek gerekiyor. 

Özdemir Asaf’ın şiirinde dediği gibi her şey insanla başlıyor;

İnsansız adalet olmaz

Adaletsiz insan olur mu?

Olur, olmaz olur mu?

Ama olmaz olsun. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Necip Ünlü 3 yıl önce

Güzel ve net tanımlayıcılı bir yazı. Vicdan ve Yaradan'dan korkma konularında insanın eğitilmesinin, suç işlemede dolayısıyla adalet mekanizması ile ilişkili olduğunu düşünmekteyim.