Şentop, Antalya'daki Turizm Belek Merkezi'nde "Terörizmle Mücadele ve Bölgesel Bağlantılılığın Güçlendirilmesi Dördüncü Parlamento Başkanları Konferansı"nda, terörle mücadelenin herkes için önemli bir gündem maddesi olmaya devam ettiğini söyledi. Terörizmin geniş bir coğrafyayı etkilediğini vurgulayan Şentop, şöyle devam etti:

"Geçmişe nazaran daha yeni enstrümanlar kullanmakta, daha farklı ilişkiler geliştirmekte ve vesayet savaşlarının aracı olarak muhtelif görünüm ve rollere bürünmektedir. Bunun neticesinde bölgemizde ve küresel düzeyde terörizm kaynaklı tehdit algısı ne yazık ki giderek karmaşıklaşmaktadır. Terör örgütleri nefret dolu propagandalarını yaymaya, eleman devşirmeye ve masum canları almaya devam etmektedir. Bilhassa salgın sürecinde kaynakların diğer alanlara aktarılması ve alınan tedbirlerin kötüye kullanılması gibi sebeplerle terör örgütlerinin faaliyetlerinin artması tehlikesi de söz konusudur. Terörist grupların son dönemde özellikle dijital platformları istismar ettiği görülmektedir. Terör örgütlerinin 'ifade özgürlüğü' gibi bazı kavramları suistimal ederek propaganda faaliyetlerini yürütmeleri karşısında müteyakkız olmalıyız."

"Benim terör örgütüm 'iyi', senin terör örgütün 'kötü" anlayışının kabul edilemez olduğuna dikkati çeken Şentop, terörün her türü ve biçimiyle mücadelenin aynı kararlılıkla yürütülmesi gerektiğini aktardı. Bu zorlu ve çetrefilli mücadelede çifte standartlardan mutlaka kaçınmak gerektiğine anlatan Şentop, "Bir terör örgütü bir başka terör örgütüyle yürütülen mücadelede ortak olamaz. Zira terör örgütleri arasında seçici bir politika izlenmesinin müşterek güvenliğimiz bakımından menfi neticeleri olacağı muhakkaktır." dedi.

- "Her türlü terör faaliyeti ve örgütüyle mücadele ediyoruz"

Türkiye'nin aynı anda PKK/PYD/YPG, FETÖ, DEAŞ ve El-Kaide gibi çok sayıda terör örgütüyle mücadele ettiğini anlatan Şentop, uluslararası barışa ve güvenliğe temel bir tehdit olarak telakki edilen terörizmin, tüm şekil ve tezahürleriyle Türkiye için uzun zamandır bir tehdit ve endişe kaynağı olduğunu dile getirdi.

Şentop, ayrım gözetmeksizin her türlü terör faaliyeti ve örgütüyle mücadeleyi kararlılıkla devam ettirdiklerine dikkati çekerek şöyle konuştu:

"Kovid-19 salgını, kaynakların ve dikkatin sağlık alanına yönlendirilmesi nedeniyle terörle mücadele tedbirlerini olumsuz etkilemekte ve bu durum terörist gruplara harekete geçmeleri için daha fazla alan sağlamaktadır. Salgın döneminde bile terörle mücadele çabalarını sürdürmek, ülkelerimizin ve uluslararası kuruluşların önceliği olmaya devam etmelidir. Türkiye, salgın sürecinde de uluslararası planda yürütülen terörle mücadele çalışmalarına katkılarını sürdürmüş, ülkemizin yürüttüğü terörle mücadele çabalarını ikili ve çok taraflı platformlarda muhataplarına aktarmıştır. Ülkemiz, sadece Türkiye'yi hedef alanlar için değil, uluslararası güvenliğe tehdit oluşturan tüm terörist oluşumlara karşı da aynı kararlı duruşu sergilemektedir. Türkiye, içeride ulusal güvenliğimizin gerektirdiği tedbirleri hukuk devleti ve ceza adaleti temelinde kararlılıkla alırken uluslararası platformlarda da terörizm ve radikalleşmeyle mücadeleye aktif olarak katkıda bulunmaktadır."

- "Krizlerin bazı fırsatları barındırdığı da unutulmamalı"

Terörle mücadelede uluslararası iş birliğinin geliştirilmesinin, çok taraflı platformlarda öncelikli gündem maddeleri arasında yer aldığına değinen Şentop, Türkiye'nin, Suriye ve Irak'taki durumun bir sonucu olarak karşı karşıya kaldığı DEAŞ, El Kaide ve yabancı terörist savaşçılardan kaynaklı tehdide karşı mücadelesini de kararlılıkla sürdürdüğünü ifade etti.

Türkiye'nin DEAŞ'e Karşı Küresel Koalisyon bünyesinde kurulan Yabancı Terörist Savaşçılar Çalışma Grubu'nun eş başkanlığını üstlenmiş olmasının uluslararası alanda mücadeleye katkı sunma kararlılığının göstergesi olduğunu vurgulayan Şentop, şunları kaydetti:

"Krizlerle mücadele kadar krizlerin bazı fırsatları barındırdığı da unutulmamalı ancak bu konuda atılacak adımlar ihmal edilmemelidir. Bu anlayışla konferans sonunda yayımlanacak ortak deklarasyonda dikkati çektiğimiz üzere, ülkelerimiz arasında ekonomiden sağlığa, ulaştırmadan enerjiye uzanan geniş yelpazedeki iş birliği imkanlarını değerlendirmeliyiz. Bu sektörlerde bölgesel bağlantılılığın güçlendirilmesi ve mevcut iş birliklerinin daha ileriye taşınması için gerekli adımların atılması noktasında parlamentolarımıza büyük rol düşmektedir. Parlamentolararası konferansımız esasen bu noktadan hareketle hayata geçirilmiştir. Dördüncüsünü gerçekleştirdiğimiz konferansımızın kurumsallaştırılması yönünde somut adımlar atılmasını ve yakın gelecekte daha güçlü bir yapıya kavuşturulmasını diliyorum."