Gönül ehli nazarında gecelerin ve geceler içinde de seherlerin ayrı bir yeri vardır.

Bunun için “saadetimizin sermâyesi” seher vakitleridir. Seherler, âşıkların dert ortağı, âriflerin sırdaşıdır. Seherlerde âşıkların derdi artar, âşıkların aşkı coşar, edebiyatımıza ilham kaynağı olur:

Öyle ki Âşık, sevgilinin diyârından esen ve kendine has kokusu ile kalbe sinen o seher yel’ine içini döker ve ona şöyle seslenir:

“Ey bâd-ı saba uğrarsa yolun semt-i harameyne,

Selâmımı arz eyle Rasulus-sekaleyne.”

Seher vakti aynı zamanda âşıkın mâşukuna dileklerini arz eylediği arz-ı hal vaktine dönüşür:

“Seher vakti çaldım yârin kapısını,

Baktım yârin kapıları sürmeli,

Boş bulmadım otağının yapısın,

Çıkageldi bir gözleri sürmeli.” (Neşet Ertaş)

Ve yine Hak dostu âriflerin en çok üzerine titrediği vakitler seher vakitleridir. Bu sebeple; “Âriflerin çarşısı seher vaktinde açılır.” derler.

“Vakt-i seherde açılır perde,

Düştüğüm yerde derman sendendir.

Düşmüşüm kaldır kuvvetim oldur,

Ağlarım güldür derman sendendir.” (Âşık Himmet)

Bu yüzden seher vakti âşıkların gözü uyku tutmaz ve âriflerin gönlüne o vakitte rahmet kapısı açılmış olur ki uyanık olanlar bu ruh zevkini ve huzurunu hiç bir şeye değiştirmezler.

“Ehl-i aşkın dîdesi bîdâr olur vakt-i seher,

Can- ehl-i dil dolu esrar olur vakt-i seher,

Hakkı bîdâr ol seher vaktinde tembel olma kim,

Uyumak insana ayb u âr olur vakti seher.” (Erzurumlu İbrahim Hakkı)

Seher vakti, halvet vaktidir. Zîrâ herkesin uyumakta olduğu bir sırada, yatağından kalkarak Rabbine yalvararak meramını, ağlayarak içini dökmek gibisi yoktur..

Şeyh Sâdi Şirâzi sabah namaza âile efrâdını kaldırırken bebeğinide kaldırırmış. Eşi:

Ne istiyorsun o daha küçük bir bebek niçin kaldırıyorsun?” deyince Şeyh Sâdi:

O da seherde ağlamaya alışsın.” buyurmuş.

Seher vakti, insanın tabii çevresiyle hemhal olduğu, onların da bütün güzelliği ile uyanışına lahit olduğu vakittir... Şâir bunu ne güzel ifâde eder:

Zâhidâ! Aç gözün, sahraya bak da ibret al!

Şu direksiz kubbe-i semâya bak da ibret al!

Görmek istersen, Cenâb-ı kibriyânın kudretin,

Her sabâh, seher vakti, dünyâya bak da, ibret al!” (H. Hilmi Işık)

Dini hayatımızda seher vakitlerinin çok ayrı bir yeri vardır…

Kur’ân ve hadislerde seher vaktinde yapılan duâların makbul olduğu bildirilir. (Tirmizî, Deavât, 80).

Bir seher vakti gözyaşı ile yapılan duâ, binlerce topun ve tüfeğin yapamadığını yapar..

Âl-i İmrân sûresi 16-17. âyetlerde cennetlikler şöyle müjdelenir: “(Onlar) ‘Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru’ diyenler; sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (Allah’tan) bağışlanma dileyenlerdir.” Bir başka âyette de şöyle buyurulur: “Onlar, geceleri az uyurlardı. Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi.” (Zâriyât, 51/17-18)

Efendimiz (s.a.v) Hz. Yakub’un çocuklarına söylediğini naklettiği: “Sizin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim.” (Yusuf, 12/98) buyruğunu açıklarken şöyle buyurur: “Yakub onların bu mağfiret isteklerini seher vaktine erteledi.” (Tirmizî, Deavât 114) buyurdular.

Ebû Lübâbe’nin tövbesinin kabul edildiğine dâir olan âyet (Tevbe,102) Rasulullah’a, Hz. Ümmü Seleme’nin evinde iken bir seher vakti nâzil oldu.

Aynı zamanda yüce yaratıcı ile irtibatı koparan, sevgiliye ihânet eden inkârcı toplumların helâki de seher vakitlerinde olmuştur. “Elçiler “Ey Lût! Biz rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla dokunamayacaklar. Sen gecenin bir vaktinde ailenle birlikte yola çık. Eşin hariç, sizden hiç kimse geride kalmasın. Çünkü onların başına gelecek olan, şüphesiz onun başına da gelecektir. Onlar için belirlenen zaman, seher vaktidir. Sabah da yakın, değil mi?” dediler.” (Hud 81) Cenâb-ı Hakk’ın seher vakitlerine verdiği kıymet ve onun içine yerleştirdiği sırlar, sayısızdır.

“İmâm-ı Nevevî İbrahim Havvas’tan naklen;

Kalbin ilacı beş şeydedir der:

  • Kur’ân-ı Kerim’i mânâsını düşünerek okumak,
  • Az yemek yiyerek mideyi boş bırakmak,
  • Teheccüd namazı kılmak,
  • Seher vakti Allah’a yalvarıp yakarmak,
  • Sâlih kimselerin sohbetinde bulunmak.”

Hülâsa hangi açıdan bakarsak bakalım; İslâm medeniyeti, “seher” medeniyetidir. Bunun yanında Batı medeniyeti ise “akşamcıdır”. İnsanları gece yarısına kadar eğlendirip, kuşluk vakti kaldırır.

Unutmayalım ki “seherleri yok olan toplumların seferleri de olmaz, medeniyetleri de olmaz.” (https://www.diyanethaber.com.tr/seheri-olmayan-toplumlarin-seferi-de-olmaz-makale,455.html)