Hârûn Reşit’in annesi Behlûl Dânâ’ya gelerek Hârûn’a biraz nasihat et de adâletten ayrılmasın yoksa âhirette işi çok zor olacak der: Behlûl, Hârûn Reşit’e:                                     

▬ “Uygun görürseniz biraz dolaşalım” der alır ve mezârlığa götürür. Mezârları göstererek:                                                                                                                                                 

▬ “Bak, şu filanca idi şu kadar malı vardı, şu kadar yıl yaşadı ve öldü. Şurada yatan da filanca idi zamanının hükümdârı idi şu kadar askeri, şu kadar da hazinesinde malı vardı. Şurada yatan kadın da zamanının en güzeli kadını idi. Herkes ona sahip olmak için can atıyordu. Sonunda biri ile evlendi şu kadar çocuğu oldu ve şu kadar yıl yaşadı.” Bu ve benzeri yer gösterme ve değerlendirmenin ardından berâberce eve dönerler. Hârûn’un annesi:

▬ “Bu günlerde hiç Behlûl’le sohbet ettin mi sana neler anlattı?” diye sorar Hârûn’a:

▬ “Geçenlerde birlikte mezârlığa gittik ve orada gezip dolaştık” der. Hârûn’un annesi tekrar Behlûl’le gelerek:                                                                                    

▬ “Oğluma ne zaman nasihat edeceksin?” diye sorar. O da:                                                           

▬ “Ben ona nasihat ettim. Birlikte mezârlığa gittik. Ona bazı geçmiş kimseleri hatırlattım. Ölüm en büyük nasihattir. Eğer bunu anlamadıysa diğer söyleyeceklerimin de bir faydası olmaz hanımım der.

            Cenâb-ı Allah Bakara Sûresi 168, En’âm Sûresi 142. âyeti kerimelerinde; “Şeytanın adımlarını takip etmeyin! Zira o sizin açıktaki düşmanınızdır.” buyurmaktadır.

Kur’ân’da şeytan kelimesi iki kişinin sıfatı olarak kullanılır. Birincisi iblisin, ikincisi ise insan veya cinlerden azgın olan kimselerin sıfatıdır.

Şeytan; azgın, azdıran, yoldan saptıran, yanlış yola ileten, zararlı olan varlık demektir. Bu nedenle vahşi hayvanlar için de şeytan vasfı kullanılır. Yılan, köpek, akrep vb. hayvanlar için şeytan vasfı kullanılır.

İblis olan şeytanı ancak vesvese ile hissederiz. Bizi kötülüğe ileten hisler, cinlerden ya da iblisten gelir. Bu da mânevi bir şekilde olur. Fiziksel olarak görmeyiz.

Ama insan olup da şeytan gibi davrananları ise hem hisseder hem de görürüz. Bunu fiziksel olarak görürüz.

Fakat bu şeytanı nedense iblis kadar tehlikeli görmüyoruz. Bundan dolayı da çok kandırılıyor, çok aldatılıyoruz.

Şeytanı görmek istiyor musunuz? Açın bir TV kanalını eğer âileyi dağıtmaktan, cinsellikten, fuhuştan bahsediyor, sapkınlıkları güzellik olarak gösteriyorsa bilin ki bu kanal şeytandır.

Eğer birileri sizin dini değerlerinizi aşağılıyorsa bilin ki bu birileri şeytan rolü oynuyor.

Eğer şeytan sizi futbol vs. ile alıkoyuyor ve kardeşlik duygularınızı yıkıyorsa bilin ki şeytan spor yapıyor.

Eğer şeytan sizi dizi ve sinema ile aldatıyorsa bilin ki, şeytan artist, aktrisit olmuştur.

Eğer sizi din ile aldatan varsa bilin ki şeytan hocalık yapmaya da başlamıştır.

Yâni şeytan her yerde ve her rolde karşınıza çıkabilir. Uyanık olun, dikkatli olun! Bizi, “Euzu Billahi Mine’ş Şeytani’r Racim” bile kurtarmaya yetmez şayet şeytan ile dost olduysak...

Selâm ve duâ ile…