Âile önemlidir. Nikah bağı ile başlayan birliktelikler Cenâb-ı Hakk’ın meveddet ve rahmet tecellisi ile can bağına dönüşüverir. Ve ardından kan bağı ile birbirine kenetlenen, bacı kardeş, dede nine, hısım akraba oluşuverir. İyi günde kötü günde, mutlulukta kederde, düğünde dernekte, doğumda ölümde bir araya gelinir, iyi dilekler dilenir, tâziyeler iletilir. Paylaşıldıkça sevinçler çoğalır, acılar ise azalır. Sevgi ile akrabalar birbirine sarılır sonra herkes evlerine dağılır.

Vefâ duygusu gönüllerde yaşar ama asıl vefâ, eve döndüğü andan îtibâren başlar.

Zîrâ vefâ, bağlılık ve sadâkattir. Şâhitler huzurunda ifâde edilen sağlam söze sadık kalmaktır. İki ayrı bedende şefkatle çarpan tek bir yürek olmaktır. Tartışma çıktığında benim dediğim gibi olacak demek yerine orta yolu bulmaktır.  “Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen bizden değildir.” nebevî öğüdüne kulak vermektir. Sevgili Peygamberimizin “Faziletlerin en üstünü, seninle akrabalık bağlarını kesenle ilişkini sürdürmen, sana vermeyene vermen, sana kötü söz söyleyeni bağışlamandır sözünü uygulamaktır.

Dostluk önemlidir.  Gönül bağı ile başlayan arkadaşlık, cana yakınlık ve samimiyetin hikmetiyle ülfete dönüşüverir. Ve ardından “...Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz...” âyetinde işâret edilen din kardeşliği oluşuverir. Neşeli günlerde berâber vakit geçirir, zor günlerde dayanak olur destek verir. Gün gelir mükellef sofralarda yemek yerler, gün gelir kuru ekmeği paylaşır, buna da şükür derler.

Vefâ duygusu gönüllerde yaşar ama asıl vefâ eve döndüğü andan itibâren başlar.

Zira vefâ, istikamet ve dostlukta sebat etmektir.

Dost ile berâber iken yapılan sohbetin sıcaklığını, başka meclislere muhabbetle aktarmaktır. Yapılan iyiliklere teşekkür ederken, gıyabında onu duâ ile anmaktır. Ardından söylenen yalan yanlış bilgileri duyduğunda, doğruyu dile getirerek savunmaktır. Bencillik ve hasedi bertaraf ederek, kazandığı başarıları yürekten alkışlamaktır. “Allah Teâlâ (kıyâmet günü) şöyle buyurur: “Nerede benim rızam için birbirlerini sevenler! Gölgem dışında hiçbir gölgenin olmadığı böyle bir günde onları kendi gölgemde gölgelendireceğim. (Benim himâyemden başka hiçbir himâyenin olmadığı böyle bir günde onları, özel himâyeme alacağım.)” ilâhi müjdesine talip olmaktır.

Vefâ, yaşanan kırgınlıkların ardından, küllenen hatıraların peşinden, unutulan nimetin zevâlinden sonra başlar. Vefâ, Lokman (as)’ın evlâdına hitâben öğütler verdiği, “Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir...” âyetinde işâret edilen, o hiçbir amelin zâyi olmayacağı gün için, iyiliği çoğaltmaya niyet etmekle başlar.

Selâm ve duâ ile…