İnsan neden yalan söyler?

Korktuğu zaman yalan söyler.

Başından savmak için yalan söyler.

Köşeye sıkıştığı zaman yalan söyler.

Yalan insanın karakteri ile ilgili bir meseledir.

Yalan ile doğru arasında çok ince bir çizgi vardır.

Yalan söylemek insana ne kazandırır? Diye soracak olursak.

Yalan insana hiçbir şey kazandırmaz, sadece itibarını kaybettirir.

Yalan söylemek insanın kişiliğinin ve karakterinin bozuk olduğunu gösterir.

Ne yazık ki, yalan günümüzde çok yaygın hale geldi, günlük hayatımızın bir parçası oldu.

Ticarette olduğu gibi, yalanın üzerine de birtakım vergiler ekliyoruz, Özel Tüketim Vergisi (ÖTV)Katma Değer Vergisi (KDV), Stopaj vergisi, birde yüksek oranda kâr payı başlıyoruz yalan söylemeye. Peki, bu kadar zahmet çekip yalan söylemenin bize maddi ve manevi getirisi ne?

Sıfıra sıfır, elde var sıfır.

Yunus Emre'nin tarihe meydan okuyan sözü var ya.

“Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz.” diye

Beyaz yalan, pembe yalan, kuyruklu yalan, yalanın her türlüsü var nazar değmesin.

Gereksin ya da gerekmesin su içmek kadar doğal kullanılıyor yalan.

Hani “Doğru Söyleyeni Dokuz Köyden Kovarlar” sözü var ya, mevkii ve makam sahipleri bulundukları makamları, yerleri kaybetmemek için mi vatandaşın gözünün içine baka baka utanmadan yalan söylüyorlar? Diyeceğim ama birde şu var.

“Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Yanar”

Yalan üstüne yalan söyleyenler sanırım öyle talimat almışlar ki doğrulardan, gerçeklerden uzak bilgi kirliliği dolu, vatandaşın kafasını karıştıran açıklamalar yaptılar ve mumları yatsıya kadar da yanmadı akşamüzeri söndü.

Hazır yeri ve zamanı gelmişken ders çıkartılması gereken bu hikâyeyi siz değerli okuyucularımla paylaşayım.

“Elektriğin olmadığı eski zamanlarda medresede yatılı eğitim gören birkaç çocuk aralarında anlaşma yapmışlar. Akşam ders çalışmak için sırayla her biri bir akşam mum alıp getirecekmiş. Birinci gün bir öğrenci getirmiş, ikinci gün başka biri getirmiş… Böyle böyle aradan birkaç gün geçmiş. Bu arada öğrencilerden açıkgöz bir tanesi gizli gizli önceki günlerden kalan erimiş mumları toplamış. Sıra kendine geldiğinde bu mumları birlikte bir kapta eritip yeniden şekil vererek kendine yeni bir mum yapıp aklınca para vermekten kurtulmuş. Akşam ezanı sonrası, öğrenciler yine ders çalışmak için oturmuşlar.

Açıkgöz çocuğun mumunu yakmışlar ve ders çalışmaya başlamışlar.

Çocuklardan biri “Yahu bu mumda bir gariplik var, sanki yeniden yoğrulmuş gibi” demiş. Açıkgöz çocuk hilesi anlaşılmasın diye, “Olur mu oğlum? Hepinizin aldığı yerden aldım. Ne gariplik olacak, sen de boş boş konuşuyorsun” demiş. O gün mum yatsıya kadar bile dayanmamış. Kısa sürede yanıp tükenmiş.

Arkadaşlarının hilesini anlamasından korkan çocuk, “Hay Allah!” demiş, “Bu mum niye söndü ki? Daha yeni yakmıştık.” Durumu anlayan arkadaşı, “Ee oğlum, ne olacaktı” demiş. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.”

İşte böyle, gerçek olmayıp atıp tutulan sözlerin yalan olduğu er yada geç ortaya çıkar. O yüzden insan kurusıkı sıkmayıp, kafa karıştırmak için lafları dolandırmayıp doğruları söylemelidir.

Yalanı uzun süre doğru diye yutturmak mümkün değildir. Bir kimsenin söylediği söz yalan ise durum çok geçmeden anlaşılır ve söyleyenin yalancı olduğu ortaya çıkar.

Yalan söylemeye hiç gerek yok, insanlar yalana değil, icraata bakıyor.

Bilmem Anlatabildim Mi?

Yalanlardan ve yalancılardan uzak günler geçirmeniz dileğiyle.