İSTANBUL (AA) - İstanbul Bilgi Üniversitesi Afetler ve Ruhsal Travma Mükemmeliyet Alanı, 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde çevrim içi seminerlerin ikincisini gerçekleştirdi.

Kirazdaki ihracat hedefi 300 milyon dolara yükseldi Kirazdaki ihracat hedefi 300 milyon dolara yükseldi

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, "Deprem Riskini Anlama ve Anlamlandırma" başlıklı seminerin ilk konuşmacısı, Bilgi Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Programı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ersin Uygun oldu.

Açılamada görüşlerine yer verilen Uygun, depremden 11 ilin doğrudan etkilendiğini ve 85 milyon nüfusa sahip Türkiye'nin 15 milyonunun birebir depremi yaşayarak afet mağduru olduğunu belirtti.

Deprem bölgesinde yaptıkları çalışmaları aktaran Uygun, şunları kaydetti:

"Depremden bu yana psikolojik ilk yardım ve psiko-eğitim temelli psikososyal destek müdahalelere ağırlık verdik. Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği kanıta dayalı bireysel görüşmeler, grup oturumları, etkileşimli gruplar gibi bir sürü yöntem kullandık. Burada gözden kaçırmamamız gereken bir grup var, sahada çalışan çok fazla personel var. Depremi deneyimlemiş, psikososyal hizmet veren personelin sayısı az değil ve onların da travmatizasyonları var. Son bir yıla baktığımızda sahada çalışan psikososyal destek personelimiz yavaş yavaş tükeniyor. Çalışana destek modülleri ve gerekli müdahaleleri yapmamız gerekiyor, bunu da gözden kaçırmamalıyız."

- "En tehlikeli dördüncü deprem ülkesiyiz"

Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış ise Türkiye'nin AFAD’ın 2018'deki bir raporuna göre, 1900'den 2018’e kadar olan 77 deprem ile hasar yapıcı ve can alan depremler açısından dünyanın en tehlikeli dördüncü deprem ülkesi olduğu ifade etti.

Barış, Japonya, Amerika, Çin, Şili, Meksika gibi büyük depremlerle karşı karşıya kalmış toplumların kişisel zihniyetlerini değiştirmek için adımlar attığını kaydetti.

Depremlerden, afetlerden çok kısa sürede ders alındığına ancak çabuk da unutulduğuna dikkati çeken Barış, "Bunun mutlaka yasal bir altyapısı olması lazım. Biz akademisyenler, sivil toplum kuruluşları kanun maddesinin bilimsel ayağını, toplumsal ayağını desteklemeliyiz. Mutlaka hukuksal ve eğitimsel bileşenler de maddenin içerisinde yer almalı. Afetlerin zararlarının azaltılması ve risklerin önlenmesi için hazırlanan kanunlarla sıkı şekilde denetim yapılmalı." önerisinde bulundu.

Onar yıllık afet risklerini azaltma planlarının uygulanması gerektiğini vurgulayan Barış, sözlerini şöyle tamamladı:

"Depremin nerede ve kaç büyüklüğünde olacağını bilmek zararı azaltmaz, önlem alınması gerekiyor. Afet devletlerin gücünü aşan bir olaydır, o yüzden herkese görev ve sorumluluk düşüyor. Sanayicilere, basına, şirketlere ama en çok da vatandaşlara görev düşüyor. Her ailenin bir afet planı olması gerekiyor; deprem çantası, güvenli tahliye planlaması, evde güvenli alanların belirlenmesi gibi konulara hazırlıklı olunmalı. Seçtiğimiz yönetimlerin, afetler konusunda ne yapması gerektiğini seçerken ve seçtikten sonra da denetlememiz gerekiyor."