Tükenmez çilesi, beter hocanın...
Konuşurlar, her ne etse dillerde;
Nâmı dört köşeye yeter hocanın...
Laf etmeye fırsat kollar bâzısı,
Tarla sürse, eğri durur çizisi (!),
Güderken sürüye uymaz kuzusu (!),
Tavukları göze batar hocanın...
Gelir gider, kimse bilmez adını;
Herkes, mesleğiyle eder yâdını...
Üfleyip yakarken ıslak odunu,
Bacaları kaba tüter hocanın...
Söylediği sözden hîle sezerler,
Makâma şikâyet edip üzerler...
Bir kez tökezlese, üstünü çizerler;
Yolu bir zâlime çatar hocanın...
Tenkît alır kürsüdeki vaazı,
Beğenmezler, kıldırdığı namazı...
Kırılır, gücenir, gamlanır bâzı;
Derûnunda dertler yatar hocanın...
Bayram olur, sılasına gidemez;
Varıp, anasıyla bayram edemez...
Kimi, hânesinde tek kelâm demez;
Gelir, yakasından tutar hocanın...
Ona bakar yurdun tüm ahâlisi;
Küçük, büyük, akıllısı, delisi...
Evleneni, her doğanı, ölüsü
Hizmetine gayret katar hocanın...
Kul Hakkı, sen bâri anla bu hâlden;
Sakın esirgeme geleni elden!
Mahrûm etme onu bir tatlı dilden;
Zor olan işini kotar hocanın…
Hakkı ŞENER