Bugün siz değerli okuyucularıma, her tarafı ayrı bir güzel olan yurdumuzun güzel bir ilçesine atanan kaymakam ile boyacı çocuk arasında geçen anlamlı ve güzel bir hikâyeden bahsedeceğim. Bu hikâyeyi okuduktan sonra hem çok duygulanacak, hem de güzel vatanımızın ne güzel insanları var diyeceksiniz.

Bu hayatta hepimizin bir görevi ve hepimizin yaptığı bir iş vardır.

Yaptığımız işlerde kimseyi ayırmamalıyız ve işimizi adaletle ile yapmalıyız.

İşimizi öyle yapmalıyız ki kimsenin arasında ayrımcılık yapmadığımızı göstermeliyiz. Gelin şimdi kaymakam ile boyacı çocuk arasında geçen adalet ve dürüstlüğü anlatan hikâyeyi birlikte okuyalım.

Genç bir kaymakamımız, yeni görev yapacağı ilçeyi tanımak için tek başına gezerken, ara bir sokakta rastladığı çay ocağında bir çay içerek dinlenmek ister.

Çay ocağına oturduğu esnada yanına gelen 12-13 yaşların bir çocuk, “Amca ayakkabılarını boyayım mı?” diye sorar.

Genç kaymakamımızın ayağındaki ayakkabı boyalı olsa da çocuğun kalbini kırmak istemediğinden ayakkabılarını çocuğa boyatmaya karar verir.

Çocuk, genç kaymakamın ayakkabılarını boyamaya başladığı zaman genç kaymakam, “Ayakkabılarımı iyi boyarsan sana istediğin paranın iki katını veririm.” diyerek çocuğa bir teklifte bulunur.

Çocuk, genç kaymakamın bu teklifine “Ben, herkesin ayakkabılarını aynı boyarım.” diye karşılık verir. Çocuğun bu yanıtına çok şaşıran kaymakam,

“Nasıl yani?” der. Çocuk, o anda öğretmeninin kendisine aşıladığı adalet ve dürüstlüğü bir arada barındıran şu sözü tekrar eder:

“Çocuklar, ne iş yaparsanız yapın ama herkese aynı yapın ve hiç kimseye ayrım yapmayın.”

Öğretmenlerinin bunu kendilerine sıkı sıkı tembih ettiğini söyleyen çocuk, genç kaymakamın ayakkabısını boyayacağı parayla hasta annesine ilaç alacağını ve daha fazla para almak için ayrım yaparsa, hasta annesine alacağı ilacın annesine şifa olmayacağını ekler.

Boyacı çocuğun bu sözleri karşısında çok duygulanan ve gözyaşlarına zor hâkim olan genç kaymakam, aynı zamanda eğitim hayatı boyunca alamadığı en iyi dersi boyacı çocuktan almıştır.

Cebindeki en büyük parayı ayakkabılarını boyadığı için boyacı çocuğa veren genç kaymakam, çocuğa kartını vermeyi de ihmal etmez. Babasını daha çocuk yaşta kaybetmesine rağmen hayata küsmeyen, hem okuyan, hem de çalışarak annesine bakan boyacı çocukla ilgilenme kararı alan genç kaymakam, bu kararını çocuğa da söyler.

Boyacı çocuğa adaleti ve dürüstlüğü aynı anda aşılayan öğretmeni de ziyaret eden genç kaymakam, ilçede görev yaptığı süre içerisinde öğretmenden ilgisini eksik etmez. Boyacı çocuğun kendisine söylediği; “Bizde herkese aynı olur.” cümlesini meslek hayatı boyunca tatbik edebilmek için makamındaki isimliğin arkasına bu sözü yazdıran genç kaymakam, meslek hayatı boyunca bu söze sadık kalabilmek için elinden geleni yapar.

Genç kaymakam ve boyacı çocuk arasındaki bu diyalogdan çıkarılacak dersi çıkaran ve hayatına tatbik eden herkese ne mutlu...

Tabii ki bu yazıdan bizlerin de çıkaracağı önemli dersler vardır;

“Ne yaparsan yap adaletin terazisinden şaşma. Her zaman kazanan sen olursun.” Ne kadar okursak okuyalım, ama toplum kültüründen yoksun isek işimiz çok zordur. İnsanlar okurken manevi terbiye ve ahlakı mutlaka almalıdır. Bunları almamış isek insanlarla anlaşmamız ve ortak noktada buluşmamız çok zordur.

Eğitim ve aile terbiyesi çok önemlidir ve hatta hayatın akışını değiştirir. Eğitimsiz insanlar kendilerini geliştirip yetiştiremezse kafalarındaki basmakalıp işlerle meşgul olurlar. Onun dışındaki meseleleri kafasına bile koymazlar.

İyi kaymakamları belki vali yapmazlar ama bu halk onları gönül sarayında sultan yapar. Makamlar gelir geçer, ama gönüllerde iz bırakanlar her daim hafızalarda baki kalırlar.