Mimar Sinan Kimdir? Dünya mimarlık tarihinin en büyük ustalarının başında hiç kuşkusu Mimar Sinan gelmekte. Mimarlık tarihine 375 eser kazandıran Mimar Sinan kimdir? Ansiklopedik bilgiler ışığında tanıyalım: Osmanlı padişahlarından I. Süleyman, II. Selim ve III. Murat dönemlerinde baş mimar olarak görev yapan Mimar Sinan, yaptığı eserleriyle dünya tarihine adını yazdırmıştır. Mimar Sinan 29 Mayıs 1489 tarihinde Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğdu. 22 yaşında orduya asker yetiştiren Acemi Oğlanlar Ocağı‘na alındı. Burada dülgerliği (*Dülgerlik Nedir: Ahşap bina inşaatı konusunda uzmanlaşan meslek kolu. Geleneksel Türk ahşap ev yapımında ustaydılar. Dülgerlik mesleğine betonarme yapının yaygınlaşmasıyla ilgi azalmıştır. Günümüzde bir elin parmakları kadar kalan "dülger" ustalar ile bu meslek devam etmektedir.) öğrenen Sinan, yapı işlerinde görev aldı. Ayrıca bu dönemde çağın önde gelen mimarlarının yanında çalışma fırsatını da elde etti. 1514‘te Çaldıran Savaşı ve 1516-1520 arasında yapılan Mısır seferlerinden sonra, İstanbul’a dönüşünün ardından Yeniçeri Ocağı‘na alınan Sinan, Kanuni döneminde, 1521‘de katıldığı Belgrad, 1522‘deki Rodos seferlerinden sonra subaylığa yükseldi.1526 yılında, yayabaşı olarak çıktığı Mohaç seferinden sonra, cephane sorumlusu görevi verilen Mimar Sinan, 1529‘da Viyana, 1529-1532 arasında Almanya, 1532-1535 arasında da Irak’a düzenlenen, Bağdat ve Tebriz seferlerine katıldı. Son Bağdat seferinde, Van Gölü‘nün üstünden geçecek üç geminin yapımını başarıyla tamamlaması, Sinan’a haseki unvanını kazandırdı. Bu rütbeyle, Korfu, Pulya ve Moldavya seferlerine katıldı.1538 yılındaki Karaboğdan Seferinde ordunun Prut Nehri'ni geçmesi için köprü gerekmiş bataklık alanda günlerce uğraşılmasına rağmen köprü kurulamamış görev Kanuni'nin veziri Damat Çelebi Lütfi Paşa'nın emriyle Mimar Sinan'a verilmiştir.1539’da, Mimar Acem Ali‘nin ölümü üzerine onun yerine Saray Başmimarı olmuştur. Daha sonra ordunun yapı ihtiyacını karşılamaya yönelik çeşitli görevler üstlenen Sinan, sefere gittiği yerlerde gözlemlediği farklı mimari yapılarla kendisini geliştirdi. Osmanlı’nın en güçlü döneminde yaşayan Sinan, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murat olmak üzere, üç padişaha mimarbaşı olarak hizmet etmiştir.17 Temmuz 1588 tarihinde İstanbul’da vefat ettiğinde ardında yüzlerce mimari eser bırakan Sinan’ın beyaz taşlı, sade bir yapı olan türbesi, Süleymaniye Külliyesi’ndeki, Haliç duvarının önündedir.

ESERLERİ: Mimar Sinan 81 camii, 51 mescit, 55 medrese, 26 darül-kurra, 17 türbe, 17 imarethane, 3 darüşşifa (hastane), 5 su yolu, 8 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 hamam olmak üzere 375 eser inşa etmiştir. Edirne'de yaptığı Selimiye Camisi Dünya Kültür Mirası listesindedir.

            Elbistan Ulu Camii 1928                                 Elbistan Ulu Camii 2011

MİMAR SİNAN İLE İLGİLİ ELBİSTAN ADINA AZ BİLİNEN BİR TARİHİ GERÇEK…

ULU CAMİİ: Bu büyük eserle ilgili çeşitli kaynaklarda, değişik bilgilere rastladık: Caminin girişindeki kitabede caminin Mubariz al – Din Çavlı tarafından yaptırıldığı ve Selçuklu Sultanı Giyas al – Din Kayhusrav’ın ismi yazılıdır. Bu kitabenin şu andaki camiye ait olmadığı 1240 tarihli başka bir Selçuklu devri Camii kitabesi olduğu uzmanlarca belirtilmiştir. Bu duruma göre Elbistan Ulu Camii’nin yerinde bulunan bir camiinin yıkılarak 16. yüzyıl başlarında Osmanlı üslubunda yeniden yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Bazı kayıtlarda da şu bilgilere rastlamaktayız: Dulkadıroğullarının (Dulkadır Devleti) önemli camilerinden biri Osmanlı üslubundaki Elbistan Ulu Camii’dir. Osmanlıların yönetimi sırasında Şehsuvar Bey’in oğlu Ali Bey’in başa geçtiği zamanda yapılmış olduğu kabul edilir. Dört kalın paye üzerine oturan orta kubbeyi dört yanda yarım kubbeler çevrelemekte, köşelerde de küçük birer kubbe bulunmaktadır. Ön kısımda ise üç çapraz tonozlu son cemaat yeri vardır. Yapının mihrabındaki dekoratif taş süslemeler Memluk sanatının etkisini gösterir.

* Dulkadır Beyliği Sanatı (Prof. Hamza Gündoğdu)

Diğer bir kaynakta şunlar yazılı: Osmanlılar Elbistan’ı aldıktan sonra, 16. yy’da yaptırılmıştır. Dört payeye oturan orta kubbe ile yanlarda dört yarım kubbe, köşelerde küçük kubbelerle bakışık bir merkezi bir plan elde edilmiştir. Caminin önünde yanları kapalı çapraz tonozlu son cemaat yeri vardır. Sekizgen tabanlı–silindirik gövdeli minare kuzeybatıdadır. Bu caminin daha önce iki minareli olduğu bilinmektedir.

Arthur Stratton Amerikalı araştırmacı yazar 1971 yılında yazdığı “Sinan” adlı eserinde Osmanlının baş mimarı olan Mimar Sinan’ı anlatırken bizi ilgilendiren bölümü çok ilginç buldum. Bu bölümü Türkçeleştirerek kendi yazdığı “Bir Mimar Sinan Romanı” adlı eserin içinde paylaşan Prof. Dr. Murat Aykaç Erginöz’e yardımlarından dolayı teşekkür ederim.

Not:(ABD'nin Maine eyaletinin Brunswick şehrinde1911'de İngiltere göçmeni müzikhol sanatçısı bir babanın ve soprano şan sanatçısı bir annenin oğlu olarak doğdu. Doğduğu şehirdeki Bowdoin College'inde ve daha sonra Columbia Üniversitesi'nde öğrenimini yaptı. 1939'da II. Dünya Savaşı patlak verdiğinde Fransa ordusuna gönüllü olarak yazılan ilk Amerikalılardan biri ve ambülans sürücülüğü görevini yürütürken Croix de Guerre liyakat madalyası alan ilk yabancı gönüllü olmuştur. Nisan 1942'de Libya çölünde Bernard Montgomery tarafından komuta edilen Sekizinci Ordu bünyesindeki Hür Fransa Tugayları bünyesinde aynı ambülans sürücülüğü görevi esnasında Bir Hakeim'de ağır yaralanmış ve Croix de Guerre madalyasına bir kez daha layık görülmüştür. Kasım 1942'de Bowdoin Koleji'ne dönmüş ve OSS için çalışmaya başlamıştır. Maine'den Türkiye'ye geçerek İstanbul'de Robert Kolej'de öğretmenlik yapmaya başlamıştır.Savaşın sonuna kadar sürdürdüğü bu görevden sonraki yirmi yıl içinde Hindistan ve Madagaskar'da uzun yıllar yaşamıştır. Hindistan yıllarını anlattığı "One man's India" 1955'te, Madagaskar yıllarını anlattığı "The great red island" 1965'te yayınlanmıştır.Stratton'un son kapsamlı eseri Mimar Sinan'ın biyografisi 1972 yılında yayınlandı. Stratton metnine Besmele'yi zikrederek başladığı kitabını "Öncelikle Türk halkına" adadı.)

“Kayseri AĞIRNASLI TOĞAN YUSUF usta gelecekte “SİNAN” olacak torunu JOSEPH yanına alarak Anadolu karış karış dolaşmış, camiler, kiliseler, hanlar inşa etmiştir. Yeniçeri askeri kayıt etmek için köyüne gelen Osmanlı Yeniçeri toplayıcısına torunu methederken şöyle diyordu. “ Uzun müddet benim yanımda çalışmış olduğundan mimar sayılacak derecede bilgi sahibi olan torunum benimle birçok vilayeti dolaşmış, oralarda ki mimari eserleri incelemiştir. Mesela Elbistan’da ki Selçuklardan kalma Ulu Camii’yi tek başına tamir etti. Bazen öyle harika fikirleri vardır ki duyanlar hayran kalır” dedi

Mimar Sinan, Dulkadiroğlu Devleti’nin ana şehirleri olan Elbistan ve Maraş’a gitmiş ve buralarda eserler üzerinde çalışma yapmıştır. Bunun en güzel kanıtı da 1543 yılında İstanbul’da, kendisinin ilk İmparatorluk Cuma Camii’ni tasarlayıp yaptığında, Elbistan ve Maraş’ta bulunduğu bilinen camilerin planını kullanmıştır. MİMAR SİNAN (YUSUF SİNAN İBNİ ABDÜLMENNAN) Elbistan Ulu Camii’nin planlarını ileriki yıllarda örnek olarak birçok camide kullanmıştır. Ulu Camii’nde, özellikle mihrabın genellikle solunda padişahların namaz kılmaları için ayrılmış “Hünkar Mahfili” vardır ve bu ilginç bulunmaktadır. Bu mahfil, Anadolu’daki en eski ve orijinal mahfil olması bakımından da dikkat çekmektedir.

Adnan Güllü

Tarih Araştırmacısı

Faydalanan Kaynaklar:

Türk Sanatı (Prof. Oktay Aslanapa)

Dulkadır Beyliği Sanatı (Prof. Hamza Gündoğdu)

Kahramanmaraş İl Yıllığı, 1973- Maraş İl Yıllığı 1967

Cumhuriyetin 50. Yılında Elbistan Yıllığı

Maraş Vakıfları ( Dulkadir ve Osmanlı dönemi -Yaşar Baş, Rahmi Tekin 2007 )

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.