“Gönül kapısı herkese açılır mı, iki laf eden adam sayılır mı?
Bakma insan oğlunun uyruğuna, tanıyamazsın basmadıkça kuyruğuna !..”
Mevlana
Günlük hayatımızda sık sık kullandığımız, hatta dilimize pelesenk ettiğimiz bir deyim vardır. “Adam Olmak”
Şayet bir kimsenin mayası bozuk ise, kumaşı kalitesiz ise ondan adam olmaz.
“Bozuk olunca maya, ne ar tanır nede hayâ”
Hani bir babanın oğluna sen adam olamazsın kıssadan hissesi var ya bunu hemen hemen herkes bilir.
Zamanın birinde bir adam sürekli olarak çocuğuna "sen adam olamazsın" dermiş. Çocuk nasıl olduysa bir vilayete vali olmuş. Sonra da tahtına kurulmuş adamlarına, "filanca köyde, falanca isimli bir adam var. Onu bana getirin" diye emretmiş.
Adamlar köye varıp yaşlı adamı alıp getirmiş çıkarmışlar yaka paça valinin huzuruna. Yaşlı adam valinin babasıymış. Babasına, "bak gördün mü baba? Bana adam olamazsın demiştin ama ben vali oldum buraya" demiş.
Baba kendisini ayağına kadar getirten oğluna bakarak; "Oğlum, ben sana vali olamazsın demedim ki, ben sana adam olamazsın dedim. Hala adam olamadığın da beni ayağına kadar yaka paça getirtmenden belli" diyerek noktayı koymuş.
Adam olmak toplumda elde ettiğimiz değerlere bağlıdır.
Yatımız,
Katımız,
Villamız,
Paramız,
Makamımız,
Kartvizitimiz,
Bankada mevduatımız,
Lüks arabamız,
Mühim yerlerde tanıdığımız.
Bu saydıklarımıza sahip olmak nedir ki?
Önemli olan adam olmak adam!
Gün gelir insana, insan olmuşsun derler ama adam olamamışsın derler.
Evde, sokakta, iş yerinde, okulda, insanın olduğu her yerde kendini belli eder adam olan. Ha eğer insan görünümünde olup öteye beriye sataşan bir varlıksa, ister Türkiye'de, isterse Papua Yeni Gine'de olsun ne fark eder?
Şems-i Tebrizi ne diyordu peki?
"Hayata tepeden bakarsan, insanların sadece tepesini görürsün. Hayata daima insanlarla aynı mesafeden bak; O zaman insanların hem yüzünü, hem kalbini görürsün. Mühim olan yükseklere çıkıp, hayata tepeden bakmak değildir; Mühim olan ne kadar yükselsen de, her şeye eşit mesafeden bakabilmektir. Hayatta her şey olabilirsin, fakat mühim olan hayatın içinde insan” olabilmektir."
Hâlbuki dünyadaki bütün insanlar, eşit hak ve özgürlüklere sahiptir.
Hiç kimsenin, bir başkasına üstünlüğü yoktur.
İnsanlar her ne kadar maddi anlamda farklı konumlarda olsalar da, bunlar kesinlikle geçici dünya sürecinde ki imtihan aşamalarıdır. İnsanları birbirlerine olan üstünlüğü sadece Cenab-ı Allah’a olan yakınlık ve takva ölçüsündedir.
Sonuç olarak;
Yaşamlarını sadece dünya hayatının varlığı üzerine kuran kimi insanlar, kişilere üstünlük ve ayrıcalık kazandıracak olan nitelikleri, dünyevi birtakım değerlerle ve sosyal sorumluluk ile uyuşmayan insanlara tepeden bakan, hafife alan, bazen yok sayan, göz ardı eden farklı fikirleri kabul etmeyen sosyal sorumluluk duygusundan yoksun olanlar insanlıktan nasiplerini almamışlar demektir. Bir kimsenin mal mülk sahibi, itibarlı olması, belirli bir kariyer ya da şöhret kazanmış olması, daha üstün fiziksel özelliklere sahip olması, adam olması demek değildir.
“Üç kuruşluk adama beş kuruşluk değer verirsen aradaki iki kuruşa seni satar.”