İmam Buhârî Hicrî 194 yılının Şevval ayında Buhara’da dünyaya gelmiş, Hicrî 256 yılında Ramazan ayının son gününde Semerkant’ın Hartenek adında bir köyde vefat etmiştir. Künyesi Ebû Abdullah b. Selam, ismi Muhammed Babasının ismi İsmail’dir. Kitaplarda Muhammed b. İsmail el-Buhârî olarak geçmektedir. İmam Buhârî İslâm tarihinde yetişen ender simalardan biridir. İlmi, ihlası ve takvası açısından eşi ve benzeri çok ender bulunan insanlardandır. Onun önemli iki özelliği vardı. Biri Cenâb-ı Allah’ın kendisine bahşettiği hafızası, diğeri de Resûlullah (s.a.v.)’a karşı gösterdiği çok büyük saygısı ve hürmeti idi. Cenâb-ı Allah kendisine büyük bir hafıza bahşetmişti. Hafızası adeta bilgisayar gibi idi, okuduğu her şeyi ezberleyip kayıt edebiliyordu. 
İmam Buhârî bu güçlü hafızası sayesinde 100 bin sahih hadis ile 200 bin sahih olmayan hadisi ezbere biliyordu. Hadislerle ilgili olan bu rakamlar okuyucuların kafasını karıştırmasın. Bu hadislerin tamamı Resûlullah (s.a.v.)’ın söz veya fiilleri değildir. Bunların arasında sahabe ve tabiinin sözleri, görüşleri ve yorumları da vardır. Örneğin Duha Sûresi’nde geçen “dallen” kelimesi 15 farklı şekilde tefsir edilmiştir. Hadisler arasında bu görüşler de vardır. Bazıları bu hususu bilmediğinden, bazıları da art niyetlerinden dolayı hadislerle ilgili rakamların çok abartılı olup asılsız olduğunu iddia ediyorlar. 
İmam Buhârî kendi asrının en büyük ve en meşhur âlimlerinden biri idi. Ondan sonra da onun çapında muhaddis yetişmemiştir. Onun ilmi, ihlası ve şöhreti İslâm dünyasının büyük bir bölümüne ulaşmıştır. Çünkü o birçok İslâm beldesini ve şehrini dolaşıp hadis okumuş, toplamış, ders almış ve ders vermişti. Onunla ilgili nakledilen şu hadise onun ne kadar güçlü bir hafızaya sahip olduğunu göstermek için yeterli bir delildir. Bir gün İmam Buhârî Bağdat’a gelmişti. Oradaki muhaddisler onu denemek istediler ve bunun için 100 adet hadisi seçip bunun için 10 kişiyi görevlendirdiler. Bu 10 kişiden her biri 10 hadisi ezberledi. İmam Buhârî’yi denemek için bir meclis toplandı. Bu 10 kişiden her biri hadislerini sırayla farklı bir senet ile okudular. Yani hadislerin senedini değiştirip okudular ve İmam Buhârî’ye tek tek bu hadisleri sordular. İmam Buhârî sorulan her hadise ben bunu bilmiyorum, diye cevap verdi. 100 hadisin tamamı okunduktan sonra İmam Buhârî okunan hadisleri okuma sırasına göre tek tek her hadisi kendi isnadıyla okudu. Meclistekiler de bunu dinledirler. İmam Buhârî tüm hadisleri kendi isnadıyla ve sırasıyla okuyunca herkes onun hadiste tartışmasız ve ulaşılmayan bir muhaddis olduğunu kabul etti. İmam Buhârî’nin bu önemli vasıflarından dolayı onun Bağdat’taki ilim halkasına 10 binden fazla insanın katıldığını Hatib Bağdadî söylemektedir. (Hatib, el-Accac, Usulü’l-Hadis, s. 310-311.) 
İmam Buhârî’nin birçok eseri vardır. Onun en önemli eseri Sahih-i Buhârî’dir. İmam Buhârî bu kitabını 600 bin (altı yüz bin) hadisin arasından seçerek hazırlamıştır. Buhârî’de mükerrerler dâhil 7397 adet, mükerrerler hariç 2602 adet hadis vardır. Kitap çok uzamasın diye tüm sahih hadisleri kitaba almadığını kendisi söylemektedir. Buhârî’nin hazırlanmasının sebebi konusunda şu rivayetler zikrediliyor:
Birincisi, İmam Buhârî hadis kaynaklarının hem sahih, hem hasen hem de zayıf hadisleri cem ettiğini gördüğünden sadece sahih hadisleri toplayan bir kitap yazmaya niyetlenmiş ve bunun için sadece sahih hadisleri içeren Buhârî’yi yazmıştır.  
İkincisi, onun hocası İshak bin İbrahim bir gün şöyle der: Keşke Resûlullah (s.a.v.)’ın sahih sünnetini toplayan bir kitap yazsan.
Üçüncüsü, İmam Buhârî şöyle der: Bir gece Resûlullah (s.a.v.)’ı rüyada gördüm, ben onun önündeydim, elimde bir yelpaze vardı, bununla Resûlullah (s.a.v.)’tan sinekleri kovuyordum. Buhârî bu rüyayı Resûlullah (s.a.v.)’a isnat edilen asılsız hadisleri ayıklamak olarak yorumlamıştır.
İmam Buhârî kendi kitabı hakkında şunları söyler: Sahih-i Buhârî kitabımı tam 16 yılda hazırladım. Bunu 600 bin hadis arasından seçtim ve bu kitabı kendim ile Cenâb-ı Allah arasında kendime hüccet kıldım. Buhârî telif edildiği günden günümüze dek Kur'ân-i Kerîm’den sonra en sahih kitap olarak kabul edilmektedir. Yine Buhârî’den nakledildiğine göre yazdığı her hadisten önce Resûlullah (s.a.v.)’a ve onun hadislerine hürmeten hem gusül yapmış hem de iki rekât namaz kılmıştır. Şimdi bazı insanlar Hz. Peygamber’den bahsederken sanki bir siyasetçiden veya futbolcudan bahsediyor gibi bir üslup kullanırlar. Oysa dinimizde terbiye, edep ve saygı çok önemlidir. Buhârî’in üzerinde şu ana kadar 82 adet şerh yazılmıştır. Bunların en önemlisi Askalanî’nin Fethü’l-Bari adlı eseridir. 
Abdulkuddus b. Abdülcebbar, Buhârî’nin ölümüyle ilgili şunları söyler: İmam Buhârî Semerkant’in Hartenek köyüne gelmişti. Orada bulunan yakınlarının evinde misafir kaldı. Bir gece, gece namazından sonra onun şöyle dua ettiğini duydum: Ey Rabbim, geniş olmasına rağmen yer yani dünya bana dar gelmiştir. Artık ruhumu kabzederek beni yanına al. Bunun üzerine bir ay geçmeden İmam Buhârî vefat etti. 
Abdülvahid b. Âdem et-Tevavisi onun vefatıyla ilgili şunları söyler: Rüyada Resûlullah (s.a.v.)’ı gördüm, onunla birlikte ashabından bir cemaat/grup da vardı. Bir yerde durmuştu, bekliyordu. Ona selam verdim, selamımı aldı ve ona şöyle sordum: Ya Resûlullah, neden burada bekliyorsun? Resûlullah (s.a.v.) şöyle dedi: Muhammed b. İsmail el-Buhârî’yi bekliyorum. Birkaç gün sonra Buhârî’nin vefat haberi bana ulaştı. Bunu araştırdık ki onun vefatı tam tamına rüya gördüğüm saate denk geliyor. (Bu bilgiler, Buhârî’nin başından alınmıştır.)  
Buhârî’yle ilgili şöyle bir hikâyede anlatılıyor: Buhârî henüz çocuk iken bir ara gözlerini kaybetmişti. Annesi ona çokça dua eder ve nihayet bir gece İmam Buhârî Hz. İbrahim’i rüyasında görür. Hz. İbrahim ona şöyle der: Ey Muhammed, annen çokça sana dua ettiğinden Cenâb-ı Allah onun duasını kabul etmiştir. Gözlerin iyileşecektir. İmam Buhârî sabah kalktığından gerçekten de onun gözleri şifa bulup eskisi gibi olmuştur.
Evet, Buhârî’de müteşabih hadisler vardır. Zahiren birbiriyle çelişen hadisler de vardır. Muallak yani senedi verilmeden zikredilen hadisler de vardır. Bu tür hadisler ekseriyetle ayetlerin veya başka kelimelerin manası ve tefsiriyle alakalıdır. Metin açısından tenkide tabi tutulabilen çok ender birkaç hadis de vardır, ancak Buhârî’de zayıf veya mevzu yani uydurma hadis yoktur. Kim Buhârî’de mevzu veya zayıf hadis olduğunu iddia ediyorsa, ilmi verilere dayanmadan, kasıtlı ve amaçlı olarak iddia ediyordur. Buhârî’deki hadislerden birkaç tanesi her ne kadar tenkit edilmiş ise de bu, Buhârî’nin sıhhatine halel vermez, kadrini düşürmez.