Ebû Hüreyre’den rivâyet edildiğine göre Allah Resûlü (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Mâlâyânîyi (boş söz ve lüzumsuz işleri) terk etmesi, kişinin iyi Müslüman oluşunu gösterir.” (228) Enes b. Mâlik ise şöyle anlatmıştır: Bir defâsında sahâbeden biri vefât etmişti. Orada bulunanlardan birisi onun cennetlik olduğunu söyledi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Nereden biliyorsun? Kim bilir belki o kendisini ilgilendirmeyen bir konuda lüzumsuz sözler sarf etmiş veya verebilecek gücü olduğu hâlde vermeyerek cimrilik etmiştir.” (229)
Mâlâyânî, dinî ve dünyevî hayat bakımından fayda sağlamayan gereksiz söz ve davranışları ifâde eden bir tabirdir. Buna göre mâlâyânî insanın ne kendisine ne de çevresine dünya ve âhiret adına hiçbir faydası olmayan işler ve gereksizce söylenen sözleri kapsamaktadır. Hiçbir hedef gözetilmeden, maksatsız bir şekilde gerçekleşen sözler, fiiller, hatta düşünceler mâlâyâniye dâhildir.
Mâlâyânîye dâhil olan söylem ve eylemlerin terk edilmesi vakarla yakından ilintili bir husustur. Zîrâ Kur’ânı Kerîm’de mü’minlerin özellikleri anlatılırken bu hususta şöyle buyrulmuştur: “Onlar, yalana şâhitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir.” (25/72) “Onlar, boş söz işittikleri vakit ondan yüz çevirirler ve ‘Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz de size. Selâm olsun size. Bizim câhillerle işimiz olmaz’ derler.” (28/55)
Bu âyetlerde boş söz ve davranışlardan uzak durmanın kişinin vakar ve saygınlığı ile ilintili olduğuna işâret edilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) de, “Mâlâyânîyi (faydasız söz ve lüzumsuz işleri) terk etmesi, kişinin iyi Müslüman oluşunu gösterir.” (232) buyurarak boş ve lüzumsuz işleri terk etmenin iyi ve olgun bir Müslüman olmadaki yerini ve önemini vurgulamıştır. Bu hadise göre Müslüman’ın tavır ve davranışları anlamlı, faydalı ve inancına yakışır olmalıdır. Müslüman inancı, ahlâkı ve şahsiyeti ile uyuşmayan faydasız sözlerden ve lüzumsuz işlerden kaçınmalıdır. Özellikle günümüzde bu hususa çok daha fazla dikkat edilmesi gerekmektedir. Zîrâ günümüzde bazı televizyon programları, internet siteleri, oyunlar, diziler, magazin edebiyatı âdeta bir mâlâyânî sektörü meydana getirmiştir. Bir eğlence kültürü imiş gibi gösterilerek, özellikle gençlere özendirilen bu boş işler, farkında olmadan kişinin ömrünü çalmakta, insanî ve ahlâkî değerleri yozlaştırırken, insanı kendisine yabancılaştırmaktadır. Mâlâyânî olarak vasıflanan ve insanın kendisine, çevresine, dünya veya âhiret hayatına bir faydası olamayan davranışlar, kişiyi asıl uğraşması gereken şeylerden alıkoymakta, amellerin Allah için, O’nun rızâsı gözetilerek yapılması gerektiğini unutturmakta ve kişiyi yapmakla emrolunduğu ibâdet ve taatten uzaklaştırmaktadır. Bundan dolayı Allah Resûlü (s.a.s.) yukarıda zikredilen Enes b. Mâlik rivayetinde mâlâyânî işleri insanın cennete girmesini engelleyecek davranışlar arasında zikrederek konunun hem manevî hayattaki hem de âhiret hayatındaki olumsuz etkisine dikkat çekmiştir. Buna mukabil mâlâyânîyi terk etmek, Müslümanlığın güzelliğini gösteren bir vasıf olması yanında insana saygınlık ve îtibar kazandıran bir haslettir. Nitekim bulunduğu fazilet makamına kendisini neyin yükselttiği Hz. Lokman’a sorulduğunda, “Doğru sözlü olmak, emânete riâyet etmek ve mâlâyânîyi terk etmek.” şeklinde cevap vermesi (235) bu hususa işâret etmektedir.
Selâm ve duâ ile… (Kaynak: https://dosya.diyanet.gov.tr/flip/index.php?YIL=2020&TR=2&DERGI=ilmi_temmuz_agustos_eylul_2020.pdf)