Her nedense genellikle kadına yönelik şiddet hep dillendiriliyor. Oysaki bizler sadece kadına yönelik değil tüm kesimlere yönelik şiddete karşı duruş sağlayan bir inancın mensuplarıyız.

Kur’ân Kerim, erkeğin kadına karşı şiddetinden bahsederken Medineli Havle’yi mîsal verir. Onun hukukunu korur ve şiddet uygulayan erkeğe cezâyı keser. (Mücâdele Sûresi 1-4)

Kur’ân Kerim, kadının erkeğe şiddetinden de bahseder. Bu konuda Hz. Yusuf’u mîsal verir. Züleyha ile Mısır saray hanımlarının Hz. Yusuf’a tâciz ve şiddetini anlatır. (Yusuf Sûresi 23-25 ile 31-33)

Kur’ân Kerim ayrıca kadının kadına karşı şiddetinden bahseder. Bu hususta Mısır sosyetesinin Züleyha’ya psikolojik şiddetini misal verir. (Yusuf Sûresi 30)

Kur’ân Kerim, kız çocuklarına uygulanan şiddetten de bahseder. Bu meyanda Mekke’de gömülen kız çocuklarından mîsal verir. Ve onların hukukunu müdafaa eder. (Tekvir Sûresi 8-9)

Kur’ân Kerim, erkek çocuklarına yönelik şiddetten de bahseder. Bu konuda da Firavun zamanında öldürülen erkek çocuklarından mîsal verir. Onların hukukunu savunur. (Kasas Sûresi 4)

Kur’ân Kerim, bırakın insanı, hayvana karşı bile işlenen şiddeti bizimle paylaşır. Bu hususta Hz. Sâlih’in (a.s.) devesini mîsal verir ve bu şiddeti isleyen Semud kavmine cezâyı keser. (Araf 77-78)

Ayrıca Kur’ân bu konuda karıncanın korku ve kaygılarını bile dikkate almamız hususunda da Hz. Süleyman ve karıncalar üzerinden bize ders verir. (Neml Sûresi 18)

Gayesi, insanların mal, can, akıl, din ve namusunu korumak olan dinimiz; insanı yaratılmışların en üstünü saymış, kişilik haklarına, mala ve cana tecâvüzü haram kılmıştır. Kur’ân-ı Kerim’de “Haksız yere adam öldürmek, bütün insanlığı öldürmekle eşdeğer tutulmuş, bir hayat kurtarmak da, bütün bir insanlığı kurtarmak gibi sayılmıştır.” (Maide-32). Bütün insanların Hz. Âdem’in çocukları olmak îtibarıyla kardeş olduklarını bildiren Peygamberimiz, İslâm literatüründe “Vedâ Hutbesi” olarak bilinen son genel konuşmasında, insanların mallarının, canlarının ve namuslarının dokunulmaz olduğunu, her türlü tecavüzden korunduğunu ilan etmiştir.

İslâm dini, şiddet ve terör yoluyla insanlara fiili saldırıda bulunmak, işkence yapmak veya daha da kötüsü onların hayat haklarını ellerinden almak eylemlerinde bulunmayı men etmek şöyle dursun; insanların şeref ve onurlarıyla oynamayı, haysiyetlerini rencide etmeyi, onlarla alay etmeyi, küçümsemeyi, hafife alıp hoşlanmadığı lakaplarla anmayı veya arkasından dedikodusunu yapmayı, kısaca insanlara mânevi baskı ve şiddet uygulamayı bile yasaklamıştır. Dinimiz Müslümanı; “Elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediği, insanların her konuda kendisinden emin oldukları insan” olarak tarif edilmiş, bir kimsenin hoşlanmadığı şekilde arkasından konuşmayı, “kardeşinin ölü etini yemek” (Hucurat-12). kadar çirkin saymıştır.

Bu nedenle kadın ve şiddet konusu küresel emperyalizme istismar malzemesi olmadan yerli ve milli şuur ile akl-ı selim ortak paydasında çözülebilecek bir konudur... (https://www.diyanethaber.com.tr/siddetin-her-cesidine-karsi-olmak-inancimizin-geregidir-makale,367.html)

Selâm ve duâ ile…