Zamanı geldiğinde her hak sahibine hakları iâde edilir. Dünya hayatında insanlara ve hattâ hayvanlara zulmederek onların haklarını gasbedenler, bu yaptıklarının cezâsını muhakkak bulacaktır. “Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.” (el-Zilzâl, 7-8) buyrulmaktadır.

Evet. Kimsenin yaptığı yanına kalmaz. Bunda hiç kimsenin şüphesi olmasın. Yanına kaldı sanılanlar daha ağırıyla mahşerde ödemeye tehir edilirler. Ama bu dünyada da yanına kar kalmayan ve ödettirilen çok sayıda örnekler mevcuttur. Dünya üzerindeki birçok olayda olduğu gibi ibretlere doludur. Aşağıdaki hikâye bu konuda bizlere ders vermesi bakımından dikkat çekici misallerden bir tanesi olsa gerek.

14-15 yaşlarında bir delikanlı sokakta bir cüzdan bulur. Bulduğu cüzdanı içine dâhi bakmadan hemen karakola götürür ve teslim eder. Karakoldaki Komiser cüzdanın içini açıp bakar ki cüzdan şehrin en zenginlerinden birine aittir. Hemen adamı ararlar ve cüzdanı alması için karakola çağırırlar. Adam cüzdanı almak için gelir ama içeriye öyle hiddetle girer ki, cüzdanı bulan delikanlıya hiçbir şey sormadan bağırarak, hakaretler ederek:

Bütün parayı bu almış. Paranın hepsi bu değil, soyun soğana çevirin. Şunun üstünde ne varsa hepsini alın.” der. Delikanlı üzülerek, suçlanarak ve utanarak:

Amca ben hiçbir şey almadım. Cüzdanı olduğu gibi getirdim ve teslim ettim.” der. Adam delikanlının üzerini arar, silkeler cebinde 1 lirası vardır. O 1 lirayı da alır üzerinden. Delikanlı:

Amca, o benim 4 günlük simit param ne olur onu alma.” der ama zâlim adam dinlemez alır delikanlının cebindeki 1 lirayı. Komiser insaflıdır, adamı sakinleştirir, iknâ eder ve der ki:

Tamam, ikiniz de gidin. Olay zâten açıklığa kavuşur. Biz görüşür sizi tekrar ararız.” der. İkisi de oradan ayrılırlar. Delikanlı ağlayarak çıkar karakoldan. Okula gider bir azarda okul müdüründen işitir geç kaldığı için. Ve delikanlı akşam saatlerinde okuldan eve geri döner. Dönerken ikindi vaktidir ve camide bir cenaze görür. Komiser de o cenazededir. Komiser delikanlıyı görünce:

Gel buraya doğru” der. Delikanlı komisere yaklaşır ve “Bu cenaze kimin biliyor musun?”

Kimin?” der delikanlı:

Sabah saatlerinde seninle tartışan adam var ya cüzdanını bulduğun adam onun cenazesi bu” der. Delikanlı şaşırır, üzülür, nefesi daralır ama ne olduğunu, neden vefat ettiğini anlamaz. Tam cenazeden uzaklaşacakken iki kişinin konuşması gelir kulağına o iki kişiden biri diğerine aynen şöyle der:

Bu kadar zenginlik, bu kadar varlık koskoca dünyada boğulmazda insan, 1 liralık kahveyi içerken boğulur ve ölür.” delikanlı bunu duyunca kendi cebindeki bir lira aklına gelir ve orada ağlamaya başlar. Hani çok güzel bir duâ var ya: “Zâlimlerden olmaktan Sana sığınırım Allah’ım, ben mazlum olmaya razıyım.” diye kimsenin hakkını yerde bırakmaz Allah. Kalbinizi ferah tutun o yüzden.

Halk arasında yaygın ve yanlış bir değerlendirme vardır ki, devamlı söylenerek dolanır durur. Zâlimler kastedilerek yaptıkları kötülükler için “Yaptıkları yanlarına kâr kaldı” derler. Hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz. Fakat Allah aceleci değildir. Kimi kötülüğün hemen cezasını verir, kimini erteler âhirette verir, kimini bir süre sonra verir. Takdir O’na aittir. Öyle ise kimse gücüne, kuvvetine güvenerek zulme kalkışmasın. Unutmasın ki, Allah ‘imhal’ eder, yâni mühlet verir, zâlimin tövbe etmesini bekler, ama ‘ihmal’ etmez. Ama aceleci, gafil insanlar bunun farkına varamaz da yaptığı yanına kaldı sanırlar…

Ne dersiniz, yaşananlar da bunu mu gösteriyor? Kimsenin yaptığı yanına kalmıyor da keşke yapmasaydık mı demiyorlar mı şimdi?

Velhasıl, Allah’ın koyduğu kanun değişmiyor, kimsenin yaptığı yanına kalmıyor.

Selâm ve duâ ile…