Ehl-i İrfandan Ali Dekkak’a:

▬ Namazdayken sinek kovalayan kimse için ne dersiniz?” diye sorulduğunda:

▬ Allah ü Teâlâ’nın huzurundaki edep; hizmetçisi Ayaz’ın, Sultan Mahmud-i Gaznevî’nin yanındaki edepten az olmamalıdır,” der ve:

▬ Siz meşhur Ayaz’ın hikâyesini bilir misiniz?” diye sordu.

▬ Bilmiyoruz efendim!” dediklerinde şu ibretlik hâdiseyi anlatır:

Ayaz isminde bir genç bir gün Sultan Mahmud-i Gaznevi’nin resmî hizmetinde bulunurken, âniden ayakkabısının burnunu sağa sola sallar. Sultan Mahmud, Ayaz’ın bu hâline şaşar. O zamana kadar kendisinden hiçbir zaman böyle edepsizlik sayılan bir hâl görmemiştir. Sultan firâsetiyle, Ayaz’ın bir özrü olduğunu anlar. Yâverlerinden birisine; Ayaz’ı takip edip durumu incelemesini emreder. Sultan’ın adamı Ayaz’ı takip eder. Ayaz bir köşeye çekilip ayakkabısını çıkarır. İçinden bir akrep düşer. Ayaz, ayakkabısıyla akrebi ezerek kendi kendine

▬ Bugün bana, Sultan’ın huzurunda edebimi bozdurdun! Bugüne kadar Sultan’ın huzurunda bir edepsizliğim görülmemiştir” diye söylenir. Yâver durumu Sultan’a arz eder. Ayaz dönünce Sultan Mahmud;

▬ Ayaz! Bugün karşımda niçin edepsizlik yaptın? Ayağını hareket ettirip durdun?” der. Ayaz özür diler bir edâ ile cevap verir:

▬ Kabahat işlemek hizmetçilerin, kölelerin işindendir. Affetmek ise sultanların şânındandır.”

▬ Akrep hadiseniz bize ulaştı.” Deyince:

▬ Mademki haberiniz oldu anlatayım! Sizin saltanat nimetlerinize kavuşmuş biriyim. Akrep yedi defa ayağımı soktu, dayandım. Ayağımı oynatmadım. Sekizincisinde takatim kalmadı. Ayağımın ucunu yerden kaldırıp sallamak zorunda kaldım...”

Bir Sultanın yanında; kölenin, hizmetçinin gösterdiği edebe bakın, bir de Allah ü Teâlâ’nın huzurunda ibâdet hâlinde olanların ne edepsizlikler ettiklerine! Onlardan ne cüretkâr işler meydana geldiğine bir bakın! O zaman, bu ibâdetlerimizden utanmamız gerektiğini hattâ ömür boyu hâyâ sebebi ile başımızı kaldırmamamız lâzım olduğunu anlarsınız.

Ne dersiniz? Biz de Rabb’in huzurunda köle Ayaz kadar hassas davranabiliyor muyuz? Göstermemiz gereken âzami gayreti gösteriyor muyuz? O’ nun (c.c.) huzurunda iken değil akrep sokması, sinek konsa hemen müdâhale ediyoruz...

Affı ve mağfireti olsa da Rabbimizin,

Layık olmak gerekir, ona kavuşmak için.

Afva layık olmanın şartı da şu ki yine,

Merhametli olmaktır, hep din kardeşlerine.

Zira Müslümanlara, kin ve nefret taşıyan,

İnsandan, daha bahtsız, kim vardır acep şu an?

Bırakın müminleri, kâfirlerin bile biz,

Kalbini incitmeye, asla mezun değiliz.

Birini kötülemen gerekirse muhakkak,

Kendini kötüle ki, sensin buna müstahak.

Zira Rabbine karşı, bunca günah ve isyan,

Yapmışken, başkasına kızılır mı ey insan? (Ebu Ali DEKKAK)

Selâm ve duâ ile…